Loe raamatut: «Güncel İletişim Çalışmaları 1»
Önsöz
İletişim ve bilgi çağı olarak da adlandırılan çağımızda teknolojinin hızı iletişim süreçlerini de daha karmaşık hâle getirmiştir. Mesafeler hızla küçülürken kişilerarası iletişimin boyutu değişmiş, ancak ele alınan konular, kullanılan dil ve doğru iletişim yöntemleri anlaşılmayacak boyutta farklılıklara ulaşmıştır. Görselliğin ve simgelerin sanal ortamlarda daha çok kullanılması, anlamayı çok daha kolay hâle getirip, algı yaratmada büyük başarı sağlamıştır. Ancak yazın hayatını ve bu yöntemle bilgi, belge ve araştırma sonuçlarını iletmede güçlük ortaya çıkmaya başlamıştır. Günümüzde iletişim sözcüğü bilgi duyarlılık ve görüş yaratma gibi anlatımlarda yoğun bir şekilde kullanılmaktadır. Özellikle sosyal medya boyutunda zaman içinde bazı değişiklikler geçirmiş olsa da “iletişim” sözcüğü her durumda paylaşımı ifade etmeye devam etmektedir.
Girne Amerikan Üniversitesi eğitim, sağlık ve iletişim fakültelerinden bir grup değerli akademisyenle başlattığımız “İletişim Çalışmaları” konu başlıklı bu kitap çalışmasının KKTC Üniversiteleri arasında bir ilk olmasını diliyorum. Farklı içerik ve konuların yer aldığı bu kitap çalışmasının başta ilgili alanda eğitim gören tüm gençlere ve okurlara yararlı olmasını ümit ediyorum.
İletişimde güncel çalışmalar olarak düşünülen ve düzenlenen bu kitabın basımını gerçekleştiren EkoAvrasya Genel Başkanı Hikmet Eren’e, kapak tasarımını yapan Samet Uzun’a teşekkür ediyor, emeği geçen tüm akademisyenlerimizi de gönülden kutluyorum.
Doç. Dr. Neriman SAYGILIGAÜ – İletişim Fakültesi Dekanı
1.BÖLÜM
DİJİTAL MEDYANIN COVID-19 PANDEMİSİNE ETKİLERİ
Hasan ACAR1
A. SALGINLAR VE İLETİŞİMİN TARİHÇESİ
Bundan yaklaşık 20-30 000 yıl kadar önce insanlar 100-150 kişilik gruplar hâlinde yaşıyordu. Sabit bir yerleşim merkezleri, evleri yoktu. Avcılık ve toplayıcılık yapıyorlar, karınlarını doyuruyorlar, aralarında konuşarak iletişim kuruyorlardı. Çok sayıda kabile ve her kabilenin farklı dilleri vardı. Kabileler bazen diğer gruplarla iletişime geçiyorlar, ittifaklar yapıyor, bazen de çatışıyorlardı. Dünya da insan nüfusu tahminen 5 -6 milyon kadardı.
İlk modern insan Homo Sapiens’in (Zeki İnsan) daha öncekilerden 2 önemli farkı vardı: Birçok gelişmiş hayvan türü konuşarak birbirleriyle iletişime geçebilmelerine rağmen, bu ilk modern insan türü, kendine özgü dili ile birbirleriyle anlaşabiliyor, konuşmaları yorumlayabiliyor, duygularını ekleyip, grupla farklı sosyal bağlantılar kurabiliyor, “dedikodu yapıyor”, örgütlenebiliyordu. Aklında oluşturduğu kurgularla, diğer insanları etkileyip ittifaklar kurabiliyordu (1).
Bu dönemde Dünya çapında salgın hastalıklar (Pandemi) yoktu. Bunun en önemli nedeni insan gruplarının az sayıda bireyden oluşması ve gruplar arası ilişkilerin kısa süreli ve sınırlı olmasıydı. Et, sebze, meyve, deniz ürünleri, besleyici kökler, termit, yumurta gibi çok çeşitli ve taze gıdalarla besleniyorlar, sürekli hareket ediyorlar, zayıf yapıda olan bebekler daha çok küçük yaşlarda ölüyor, daha dayanıklı genetik yapısı olanlar hayatta kalıyordu. Bebeklik çağını atlatan kişilerin vücut direnci çevre şartlarına ve mikroplara karşı daha dayanıklı oluyordu. Çağımızda olduğu gibi salgın hastalıkların nedeni olan birçok mikrobun rezervuarı olan insanlar ve evcil hayvanlar yoktu. Tıp bilimi henüz ortada olmadığı için, ağır enfeksiyon hastaları henüz hastalığı fazla kişiye bulaştırmadan ölüyor, salgınlara yol açamıyorlardı. Muhtemelen ağır hastalar gruptan izole ediliyor ve kendi kaderine terk ediliyordu. Böylece grubun diğer üyeleri hastalıktan kurtuluyordu.
Daha sonra insanoğlu, yaklaşık 12 000 yıl önce, tarım yapmayı öğrenerek, yavaş yavaş yerleşik düzene geçti. Yerleşik düzenin avantajları yanında birçok dezavantajı da vardı. İnsanlar tahılı depolayıp, takas yoluyla alışveriş yapıyorlar, daha büyük insan grupları birlikte yaşıyorlardı. Gıdaları ağırlıklı olarak tahıldı ve büyük ölçüde tek yönlü beslenmeye geçilmişti. Daha az hareket ediyorlardı. Tarla da çalışacak fazla insana ihtiyaç olduğundan daha fazla çocuk yapmaları gerekiyordu. Böylece nüfusu giderek artan şehir merkezleri, ülkeler ve imparatorluklar kuruldu. İnsanların vücut direnci düştü. Dünya nüfusu 1. Yüzyılda 150 milyona ulaştı.
Bundan yaklaşık 5500 yıl önce Sümerler tarafından yazının icadı, Dünya da yeni bir iletişim çağı başlattı. Bu yolla insanoğlunun yarattığı bilgiler yeni nesillere kolayca ve kalıcı olarak aktarıldı. Kitaplar yazıldı. Bilginin miktarı katlanarak arttı ve günümüzün Dijital dünyasında inanılmaz boyutlara ulaştı.
Dünya da insan nüfusunun artması, ulaşım olanaklarının fazlalaşması, ekonomik ve sosyal ilişkilerin büyük boyutlara ulaşması, vücut direncinin eskiye oranla azalması nedeniyle: mikropların bulaş imkânları artmış ve Dünyada salgın hastalıklar başlamıştır.
M.Ö. 200 yıllarında çiçek hastalığının ilk kez ortaya çıktığı ve salgınlara yol açtığı bildirilmiştir.
Tarihte bilinen ilk büyük salgın M.S. 165 yıllarında Roma İmparatorluğunda ortaya çıkan Antonius salgınıdır ve İmparator Marcus Aurelius Antoninus dahil yaklaşık imparatorluk nüfusunun % 30 unun ölümüne yol açmıştır. Salgına yol açan mikrobun ne olduğu henüz tam olarak bilinememektedir. Bu dönemde iletişimin tek yolu mektup ve sözlü bildirilerdi.
541 yılında nedeni tam olarak tespit edilen bir salgın, Avrupa da hızla yayıldı. İstanbul’a kadar geldi. İstanbul nüfusunun yaklaşık % 40’ı öldü. Buna yol açan salgın hastalık veba idi. Bu dönemde yine iletişimin en yaygın şekli; sözlü ve yazılı iletişim idi. Bu arada Dünya nüfusu 250 milyon civarındaydı.
1346 ile 1353 yılları arasında Dünyada bilinen en büyük salgınlardan biri gerçekleşti. Yaklaşık 100 – 200 milyon insanın öldüğü bu “kara veba” salgınında Avrupa nüfusunun yaklaşık %50’si öldü.
Okyanus aşırı gidebilen büyük yelkenli gemilerin icadı ile Dünya da iletişim kıtalararası hale geldi. Bunun en talihsiz sonucu salgın hastalıkların, yeni keşfedilen bu kıta halklarına yayılması oldu. 15. Yüzyılda Amerikan yerlilerinin % 90’ı Avrupa’dan taşınan mikropların yol açtığı salgın hastalıklar nedeniyle öldü.
1700 lü yıllarda aşının icadı ile salgın hastalıklarla mücadelede büyük başarılar elde edildi. Ancak Dünya da hızlı nüfus artışı ve insanlar arası yakın ilişkilerin hızla artması, büyük salgın hastalıkların ortaya çıkmasının en büyük nedenleri oldu.
1918 yılında Dünya nüfusu yaklaşık olarak 2 milyar civarındaydı. İnsan ilişkileri; ticaret, savaşlar, sosyal nedenlerle büyük boyutlara ulaşmıştı.
Bu nedenle H1N1 virüsü (İspanyol gribi), yaklaşık 500 milyon insana bulaştı ve yaklaşık 100 milyon insanın ölümüne yol açtı. Salgın sırasında en önemli iletişim aracı halen sadece “mektup” tu.
Thomas Hobbes’in ; ”insan insanın kurdudur” sözünü desteklercesine, 20. yüzyılda insanoğlu yapay virüsler aracılığı ile salgın hastalık çıkartmayı bir savaş yöntemi olarak keşfetti. Alt yapıya zarar vermeden, kimin saldırdığı belli olmadan, düşük maliyetli, etkili bir silah. Özellikle gen mühendisliği ve biyo teknolojideki gelişmeler, tedaviye ve çevre koşullarına dirençli bu korkunç silahları ortaya çıkardı(2). Bu dönemden sonra hangi salgın doğal, hangisi yapay bilmemiz çok zorlaştı.
Salgın hastalıklarla mücadelede aşılar başta olmak üzere birçok yöntem geliştirildi. Koruyucu ve bulaşı önleyici yöntemlerle ilgili bilgiler, muhtelif iletişim yolları ile bütün Dünyaya dağıtıldı.
Bu arada Dünya nüfusu 8 milyara ulaştı. İletişim; hava-kara-deniz-elektronik-dijital- yüz yüze yollarla inanılmaz boyutlara vardı.
Son olarak Çin’in Vuhan eyaletinde Aralık 2019 tarihi itibarıyla ortaya çıkan Covid-19 Pandemisinde; Aralık 2021 tarihine kadar yaklaşık 5.5 milyon insan öldü. Ekonomik dengeler değişti. İnsanların psikolojik ve sosyal sağlığı büyük ölçüde etkilendi.
Salgınla mücadelede Tıp Biliminin uç noktası olan “moleküler tıp” devreye girdi. Çok kısa sürede en gelişmiş aşı türleri ortaya çıktı ve uygulandı. Hastalık büyük ölçüde kontrol altına alındı.
İnsanoğlunun bilişsel devriminden sonra birkaç yüz kişilik gruplarda “Dedikodu” yoluyla başladığı iletişim dünyası günümüzde;
Her gün milyarlarca kişinin; bilgi aktardığı, kendini ifade ettiği, tartıştığı, sosyal gruplar oluşturduğu, algı operasyonu ve pazarlama yaptığı; “Dijital Medya” ya dönüştü.
Dijital medya, Covid-19 Pandemisinde olumlu ve olumsuz yönde bu güne kadar görülmedik ölçüde etkili oldu (Tablo1).
B. DİJİTAL MEDYA
Medya, insanların iletişim kurmak için kullanıldıkları araçlardır (3).
Bu iletişim 2 kişi arasında olursa kişisel medya (örneğin telefon), birden fazla kişiyle iletişim için kullanılıyorsa (internet, gazete, dergi, televizyon, film, gibi) kitle medyası adı verilir.
Dijital en basit tanımla “bilgisayar kullanarak” anlamına gelir.
Bu iki kelimeyi bir araya getirdiğimizde dijital medya(DM); bir hoparlör veya ekran aracılığıyla(elektronik olarak), sayısallaştırılmış bilgilerin(bilgisayar) yayınlanması anlamına gelir. İnternet üzerinden yayınlanan metin, görüntü, ses ve grafik aktarımları da aynı anlama gelir(3).
2000 li yıllardan sonra bilginin çoğu dijital ortamda depolanmaya başlanmıştır ve dijital çağın başlangıcı olarak kabul edilmiştir.
Dijital Medyaya Dahil Olan İletişim Araçları Nelerdir?
1. Sosyal medya; internet kullanılarak, çift taraflı eş zamanlı bilgi paylaşımı yapan sistemlerdir. Twitter, Instagram, Facebook, Linkedln buna örnek verilebilir. Günümüzde yaklaşık 4 milyar insan sosyal medyayı kullanmaktadır. Giderek birebir, yüz yüze ilişkilerin yerini sosyal medya ve sanal ortam almaktadır.
Bu durum insanların fiziksel, sosyal ve ruhsal sağlığını olumsuz etkilemektedir.
2. Video gösterimi yapan yayınlar: YouTube, film kanalları, video ile eğitim veren kanallar buna örnek gösterilebilir. Bu yolla insanlar birçok eğlence kaynağına kolayca ve düşük maliyetle ulaşabildiği gibi, her alanda görsel yolla eğitim mümkün kılınmaktadır.
3. İşitsel yayın yapan kanallar: Sesli kitap kanalları, radyo kanalları buna örnek verilebilir. Bu yolla insanlar son derece düşük maliyetle istedikleri kitabı dinlemekte, istediği haberin detaylarına ulaşabilmektedir.
Dijital Medyanın Avantaj ve Dezavantajları Nelerdir?
DM nin avantaj ve dezavantajları (Tablo 1) de özetlenmiştir.
Tablo 1. Dijital Medyanın Avantaj ve Dezavantajları
C. DİJİTAL MEDYANIN COVID-19 PANDEMİSİNE ETKİLERİ
A. Toplum Sağlığı ve Eğitimine Etkileri
Covid – 19 Pandemisinde Dünya toplumları DM yoluyla bugüne kadar hiç olmadığı şekilde kısa sürede hastalıkla ilgili bilgiler edindi. Covid-19 Pandemisi esnasında sosyal medya(SM) kullanım oranları inanılmaz ölçüde artmıştır. Craucer ve arkadaşları tarafından Amerika’da yapılan bir çalışmada; 20 Nisan 2020 tarihinde 167 ülkede ulusal portallar ve SM paltformlarının toplumu angaje ettiği ve vital bilgiler sağladığı saptanmıştır(4).
Pandeminin ilk günlerinden itibaren Dünya Sağlık Örgütü(WHO) gibi uluslararası ve diğer ulusal sağlık kuruluşları, DM aracılığı ile insanları bilgilendirmek, yanlış bilgileri ortadan kaldırmak, hastalıkla ilgili farkındalığı artırmak için harekete geçti. Hastalığın bulaş yolları, belirti ve bulguları, korunma ve tedavi yöntemleri, ölüm oranları, hastalıkla ilgili mitler, kanıta dayalı bütün bilgiler, görseller; örgütün web sayfasında yayınlandı ve sürekli güncellendi. Ulusal sağlık kuruluşları aynı şekilde salgınla ilgili bilgileri kamuoyu ile geniş ölçüde paylaştı.
Bilim kuruluşları arasında DM yoluyla sağlanan bilgi ve teknoloji transferi ile kısa sürede hastalığa karşı aşılar geliştirildi ve uygulanmaya başlandı. Aşılama oranları hızla yükseldi. Dünya çapında hijyen kuralları büyük ölçüde uygulandı.
Hastalığa karşı korunma yöntemleri, DM yoluyla görsellerle desteklenerek büyük bir hızla topluma öğretildi. Toplumun dijital medya yoluyla hastalıkla ilgili gerçek bilimsel bilgiler edinmesi, insanlarda panik ve gerginliği ortadan kaldırdı. Toplumun hastalık konusunda farkındalığı arttı ve gerekli önleyici kuralların uygulanması için çok sayıda gönüllü savunucular ortaya çıktı.
SM aracılığıyla hastalıkla ilgili yapılan anketlerden elde edilen bilgiler, kamu sağlık kuruluşlarına “feed – back” yapma olanağı vererek, toplumun daha iyi eğitilmesini ve yönlendirilmesini sağladı.
SM kullanımının genellikle aşılama isteğine olumlu etki yaptığı düşünülse de, Avustralya da Alley ve arkadaşları tarafından 2343 yetişkinde online olarak yapılan bir çalışmada; SM kullanımının aşılama isteğine bir etkisi olmadığı, ancak aşılamaya en az istekli grubun; arada sırada geleneksel medya (gazete, TV) takip eden kitle olduğu tespit edilmiştir (5).
Al-Dmour ve arkadaşları tarafından Ürdün de 2555 SM kullanıcısı üzerinde yapılan bir çalışmada, Covid – 19 Pandemisi esnasında SM nın toplum sağlığı üzerine etkisi araştırılmış, elde edilen bulgulara göre, SM nın toplum sağlığı üzerinde pozitif etkisi olduğu tespit edilmiştir (6).
Wajahat ve arkadaşlarının Pandemide SM nin etkileri ile ilgili yaptıkları bir çalışmada; Pandemi esnasında alınacak önlemlerle ilgili mesajların SM sayesinde kısa sürede hedef kitlelere aktarıldığı bildirilmiştir (7).
Pandemi esnasında toplumun büyük ölçüde güvendiği bilgi kaynakları; Dünya Sağlık Örgütü(WHO), Centre for Disease Control(CDC), European Society of Cardiology (ESC) gibi güvenilir kurumların web siteleri olmuştur. Ayrıca sadece Covid – 19 Pandemisi ile ilgili bilgi veren siteler oluşturulmuştur. En çok kullanılan sağlık siteleri ve adresleri (Tablo 2) de gösterilmiştir.
Tablo 2. Pandemi Esnasında Sadece Covid – 19 İle İlgili Bilgi Veren Bazı Sağlık Siteleri
Wong ve arkadaşları yaptıkları bir çalışmada; Pandemi sırasında SM yı kullanırken çok dikkatli olunmasını, özellikle güvenilir web sitelerinin bilgi kaynağı olarak tercih edilmesi gerektiğini, bu bilgilerin kaydedilmesini ve paylaşmadan önce karşılaştırılıp değerlendirilmesi gerektiğini bildirmiştir(8). Saud ve arkadaşlarının SM üzerinden yaptıkları bir çalışmada; Pandemi esnasında her yaş grubundan insanların Pandemi ile ilgili bilgilerini artırmak ve güncellemek için SM yı kullandıkları tespit etmişlerdir (9).
Kitle medyası özellikle son 2 dekad da pandemilerde en önemli iletişim aracı olmuştur. Anwar ve arkadaşları tarafından SM üzerinden, 31 Aralık 2019 ve 15 Haziran 2020 tarihleri arasında, Pandemide halk sağlığı ve kitle medyası ilişkileri ile ilgili yaptıkları bir çalışmada; kitle medyasının aynı; 2003 SARS, 2009 H1N1, 2012 MERS Pandemilerinde olduğu şekilde, Dünya Sağlık Örgütü ve Hastalık Kontrol Merkezi gibi kurumlardaki bilgilerin en önemli iletişim yolu olduğu, hijyen kurallarının kısa sürede kitle medyası sayesinde halka öğretildiği belirtilmiştir (10).
Pandemi esnasında en çok etkilenen kesimlerden biri yükseköğrenim öğrencileri olmuştur. Endonezya da Suhaizal ve arkadaşlarının SM üzerinden yaptıkları bir araştırma da; yükseköğrenim öğrencilerinin SM da Covid – 19 ile ilgili bilgi kaynakları, bilgiyi paylaşma şekilleri araştırılmıştır (11). Elde edilen sonuçlara göre, Endonezya da yükseköğrenim öğrencilerinin SM da çoğunlukla hükümet yetkilileri ve yerel halk sağlığı çalışanlarının verdiği bilgileri okuduğu ve en güvendikleri medya kuruluşunun televizyon olduğu tespit edilmiştir.
Pandemi esnasında yapılan çalışmaların birçoğuna göre SM kullanımı özellikle genç ve orta yaş grubunda önemli ölçüde artmıştır.
Dkhar ve arkadaşlarının SM aracılığıyla yaptıkları bir çalışmada, Pandemi esnasında SM kullanıcılarının çoğunun 18 – 40 arası yaş grubu olduğu ve yapılan ankette büyük çoğunlukla kişilerin hijyen kurallarına uyduğu, maske taktığı ve sosyal mesafeye dikkat ettiği bildirilmiştir (12).
DM nin Pandemi esnasında en büyük avantajı; bilgi iletişim hızının çok yüksek olmasıdır (Tablo 1).
Gonzales ve arkadaşlarının SM nin Covid – 19 Pandemisine etkileri ile ilgili yaptıkları bir çalışma da; Pandemide hastalıkla ilgili bilgilerin, koruyucu önlemlerin, bilimsel bulguların, bugüne kadar hiç olmadığı şekilde hızla, sınırlar olmadan global olarak paylaşıldığı ve tartışıldığı bildirilmiştir (13). Yapılan çalışmada Pan-demi esnasında SM da bilginin hızlı paylaşımının çok büyük bir avantaj olduğu, editöriyal zamanın çok kısaldığı vurgulanmıştır.
Ancak Pandemi esnasında paylaşım yaparken özellikle şu noktalara dikkat edilmesi gerektiği vurgulanmıştır (13):
1. Pandemi ile ilgili paylaşımlar, profesyonel kamu kurumları veya platformlar tarafından yapılmalıdır
2. Paylaşılacak bilgiler kanıta dayalı olmalıdır
3. Toplumda panik ve korku yaratacak bilgiler paylaşılmamalıdır.
4. Paylaşılacak bilgilerin niteliği, paylaşım sayısından üstün olmalıdır.
5. Bilgi paylaşılırken çıkar çatışması açıklanmalıdır.
6. SM da “Tıbbi öğütler” yer almamalıdır.
7. Haber veya bilgi kaynağı şeffaf olarak açıklanmalıdır, eleştiri ve tartışmaya açık olmalıdır.
Diego ve arkadaşları yaptıkları bir çalışmada, Kanada British Colombia Üniversitesinde yardımcı doçent olan Heidi Tworek’in Twitter daki; “Bir halk sağlığı krizinde iletişim, tıbbi önlemler kadar önemlidir. Aslında bu durumda iletişim, bir tıbbi müdahale çeşididir” mesajını hatırlatarak, SM nın Pandemideki önemini vurgulamış, ayrıca kişilerin ve platformların Pandemi ile ilgili mesajları iletirken çok dikkatli olmaları gerektiğini öğütlemiştir (14).
Pandemi esnasında kısıtlamalar nedeniyle eğitim hizmetlerinin aksamamasında DM nın önemli faydaları olmuştur.
Nadeak ve arkadaşlarının Endonezya da SM üzerinden yaptıkları bir çalışmanın sonuçlarına göre; DM aracılığıyla eğitim hizmetleri verilirken teorik derslerde önemli bir aksama olmasa da, uygulama derslerinde bazı eksikliklerin ortaya çıktığı bildirilmiştir (15).
Dutta ve arkadaşlarının Hindistan da yaptıkları benzeri bir araştırmada; Pandemi sırasında yaklaşık 10 milyon akademik saatin riske girdiğini, ancak bunun büyük ölçüde online eğitim ile telafi edildiğini, teorik eğitimlerde önemli sorunlar ortaya çıkmasa da, uygulamalı eğitimlerde önemli problemler yaşandığını bildirmişlerdir (16).
Gerçekten özellikle tıp gibi uygulamalı eğitim alanlarında Pandemi döneminde ciddi aksaklıkların ortaya çıktığı kesin bir olgudur.
Bu konuyla ilgili bir arkadaşımın tıp talebesi oğlu güzel bir espri yapmıştı: ”Anne Pandemi döneminde aldığımız bu eğitimle bizden ancak Dr Ötker olur”.
DM nin Pandemide bu kadar olumlu etkilerine rağmen, yanlış bilgilendirme nedeniyle toplum sağlığına ve eğitimine zarar verdiği yönleri de tespit edilmiştir. Rasmieh ve arkadaşlarının 20 Aralık 2020 tarihine kadar Pandemi ile ilgili yapılan çalışmalar üzerinde yaptığı bir sistematik analizde, toplumda Covid-19 aşısına karşı istek; %27.7 ile 93.3 arasında değişmektedir(17). Yapılan çalışmanın sonuçlarına göre, başta hemşireler olmak üzere sağlık çalışanlarının bir bölümünde bile aşılama ile ilgili endişeler ortaya çıkmıştır. Bu nedenle aşılama kampanyalarının başarıya ulaşması için başta sağlık çalışanları olmak üzere toplumun bu endişelerinin giderilmesi gerektiği bildirilmiştir.
Yine aynı çalışmanın ilginç bulgularından biri olarak, hastalığın yoğun olarak yaşandığı ülkelerde, bu yoğunluğa paralel olarak aşılanma isteğinin artmadığı gözlenmiştir (17).
Pandemi esnasında DM da reyting ve popülizm uğruna, bazen uzman ve tanınmış kişilerin yayınlarıyla insanlara bedensel ve ruhsal yönden zarar verilmiştir. Love, Pandemiye SM nın etkileri ile ilgili yaptığı çalışmasında, Bu etkiyi; “Paralel pandemi” olarak tanımlamış, yanlış bilgilendirme nedeniyle Pandeminin ilk haftalarında alkolün Covid-19 virüsünü öldürdüğü DM de abartılı bir şekilde vurgulanınca, binlerce insan paniğe kapılmış, metil alkol içmiş ve yüzlerce insanın bu nedenle hayatını kaybettiğini bildirmiştir (18). Benzeri şekilde Covid – 19 hastalığına karşı bazı ilaçların (klorakin, remdesevir, nitazoxanide gibi) iyi geldiği haberi – Dünya Sağlık Örgütünün ve gerçek bilimsel dergilerdeki yayınların bu bilgileri onaylamamasına rağmen – SM da hızla yayılınca, insanlar gereksiz yere bu ilaçları yüksek dozda kullanmaya başlamış ve ilaçların yan etkilerine bağlı olarak çok sayıda insan ölmüştür.
1918 İspanyol gribi salgınında buna benzer olaylar yaşanmış, Yanlış bilgilendirme nedeniyle yüksek dozda aspirin kullanılmış ve buna bağlı olarak çok sayıda insan gripten değil, aspirin zehirlenmesinden hayatını kaybetmiştir.
Pandemide özellikle yoğun aşılama kampanyaları ile belirli bir ölçüde hastalığın yayılması kontrol altına alındığında, çalıştığım Girne Amerikan Üniversitesi de dâhil KKTC’de Ekim 2021 yılında yüz yüze eğitime geçildi. Bu arada yönetimin aldığı yerinde bir kararla Okulda Pandemi Kurulu oluşturuldu ve Bu Kurulun Başkanlığına getirildim.
KKTC Sağlık Bakanlığının aldığı önlemler yanında, Üniversitemizde ek tedbirler aldık. Bugüne kadar Covid – 19 ile ilgili özellikle bilimsel dergilerden elde ettiğimiz – kanıta dayalı bilgilerin ışında – aldığımız bu önlemler 3 temel konuya dayanıyordu:
1. Pandeminin bitirilmesi için tek altın standart: Toptan aşılanmadır
2. Kapalı alanlarda maske takılması bulaşı önlemede çok etkilidir.
3. Kapalı alanlar sürekli taze havayla havalandırılmalı, kapı ve pencereler açık tutulmalı, klimalar çalıştırılmamalıdır.
Bu 3 önemli husus tam olarak yerine getirildiğinde Üniversitemizde Pandemi krizinin az hasarla atlatılabileceğinin farkındaydık.
Bu arada DM sayesinde çok kısa sürede organize olduk. Her fakülteden temsilciler seçtik, DM yoluyla gerçek zamanlı iletişim kurduk. Covid -19 ile ilgili takip protokolleri hazırladık ve bunu tüm bölüm yöneticilerine DM yoluyla kısa sürede duyurduk.
Covid – 19 ile ilgili farkındalığı artırma amaçlı ve yukarıda saydığımız 3 ana tema üzerine kurulu sloganlarımızı, Türkçe- İngilizce dijital posterler hazırlayarak, yaklaşık 20 000 kişiden oluşan Üniversitemizin tüm öğrenci, öğretmen, idari personellerine 1 hafta içinde ulaştırdık (Şekil 1).
Şekil 1. Aşılamanın önemi ile ilgili posterimiz
Aşı karşıtı olan öğrenci ve öğretmenlerimizin gerekçelerini; kanıta dayalı bilgilere dayanarak hazırladığımız dijital mektup ve görselleri
DM yoluyla yayınlayarak ortadan kaldırdık.
Yaklaşık bir ay içerisinde tüm Üniversitede bulunan herkesin büyük oranda farkındalığını artırdık. Aşı olmayan birçok öğrencimiz aşılama merkezimize yönlendirildi. Üniversitemizde aşısız hemen hemen hiç kimse kalmadı. Böylece salgın Üniversitemize kısa sürede kontrol altına alındı.
Klasik yöntemlerle bu kadar kısa sürede bu kadar düşük maliyetle, bu kadar az personelle bunu başarmamız mümkün değildi.
DM sayesinde belki yüzlerce çocuğumuzun hastalanmasını, bazılarının ölmesini önledik.
Teşekkürler Dijital Medya!!!
B. Bilim Dünyasına ve Teknoloji Geliştirmeye Etkileri
Pandemi esnasında DM nın bilim dünyasına ve teknoloji geliştirmeye önemli katkısı olmuştur. Gonzales ve arkadaşları yaptıkları bir çalışmada; Pandemi esnasında SM’nın SM platformlarının araştırma projelerine önemli katkısı olduğunu, ayrıca tıbbi eğitimlerde, yoğun olarak DM nin kullanıldığını vurgulamışlardır (13).
Cuello-Garcia tarafından yapılan bir çalışmada Pandemi sırasında SM kullanımının büyük rakamlara ulaştığı, bu nedenle SM iyi kulanıldığında doğru bilginin vatandaşlara, bilim insanlarına ve klinisyenlere büyük faydası olabileceğini belirtmiştir(19).
Yazarın bu görüşüne SM’ nın doğru kullanılması şartıyla katılsak da, Pratikte SM nin her zaman doğru amaçlarla kullanılmadığı hepimizin malumudur. Bu nedenle klinisyenlerin ve bilim insanlarının tek doğru bilgi kaynağı; kanıta dayalı olan, karşılaştırılabilen, herkese açık olan, tartışılabilen bilgilerin bulunduğu gerçek bilimsel dergilerdeki yayınlar olmalıdır düşüncesindeyiz.
Pollett ve arkadaşları tarafından yapılan bir çalışmada Pandemi esnasında bilgi alışverişinde Twitter’ın rolü tartışılmış (20).
Yapılan çalışmada elde edilen sonuçlara göre, Pandemi esnasında Twitter’ın bilim dünyasına 3 önemli katkısı olduğu bildirilmiştir;
1. SARS – CoV – 2 virüsünün tüm genomiği Twitter sayesinde tüm dünyaya yayılmıştır.
2. Covid – 19 ile ilgili epidemik parametreler, salgın başladıktan sonra ilk aylarda yine Twitter sayesinde tüm dünyaya yayılmıştır.
3. Pandemi esnasında Twitter da yayınlanan bazı yanlış yönlendirici tezlere karşı bilim insanları tarafından hemen karşı bilimsel tezler üretilmiş ve Twitter sayesinde hızla dünyaya yayılmıştır (20).
C. Sağlık Kurumlarının Entegrasyon ve Koordinasyonuna Etkileri
Pandeminin ilk haftalarında binlerce sağlık çalışanı hastalıkla ve koruyucu önlemlerle ilgili yeterince bilgi sahibi olamadığından hastalanmış, bazıları da kaybedilmiştir. Ancak DM sayesinde hastalıkla ilgili bilgiler kısa sürede tüm topluma ve sağlık çalışanlarına iletilip, gerekli önlemler alınınca sağlık çalışanlarında hastalık ve ölüm oranları süratle düşmeye başlamıştır.
Chan ve arkadaşlarının yaptıkları bir çalışmada; Pandemi esnasında Dünya çapında yaygın olan DM’nin alt yapısı sayesinde, güvenilir, iyi hazırlanmış infografiklerin (bilgi grafiği) hazırlandığını, bunların 10 gün içerisinde Türkçe dâhil 12 dile çevrilerek, Twitter, Wechat, ve sağlık web siteleri aracılığıyla milyonlarca sağlık çalışanına yayıldığını böylece binlerce hayatın kurtulduğunu bildirmiştir (21).
Murri ve arkadaşları İtalya’da SM üzerinden yaptığı bir çalışmada; her yaşta ve uzmanlık alanında hekimlerin Pandemi esnasında Covid – 19 ile ilgili bilgilerini güncellemek için SM’yı daha fazla kullandıklarını tespit etmiştir (22).
Yine Bao ve arkadaşları, yaptıkları bir çalışmada, DM nın halk sağlığı kurumlarının koordinasyonu, özellikle görsel bilgilerin geniş kitlelere yayılması, halk sağlığı kampanyalarının teşviki için önemli faydalar sağladığı, ancak DM nn; yanlış bilgilerin aktarılmasını önleyici tedbirler alarak, güveni artırmaya yönelik halkı aydınlatmaya ve kurumsal tabanlı sitelerdeki yükü hafifletmeye odaklanarak, daha fazla kullanılması önerilmiştir (23).
D. Cinsel Yaşama Etkileri
Pandemi de DM nın birçok konuda olduğu gibi, cinsel yaşam üzerine de önemli etkileri olmuştur. Pandemi ile ilgili SM da yer alan yanlış ve paniğe yol açan haberler, ekonomik kriz, işsizlik, kısıtlamalar, insanları strese sokmuş, ruhsal sağlığı olumsuz etkilemiş, cinsel yaşamı kötü yönde etkilemiştir.
Pandemi esnasında DM da cinsel yaşam ile ilgili bölümler ayrılmıştır. Times da;”Coronavirus and Sex: Questions and answers”, Facebook ta benzeri konuda platformlar oluşturulmuştur.
Döring tarafından yapılan bir çalışmada, Pandemide SM’nın seks ilişkilerine etkileri araştırılmış; Pandemide SM’nin etkisiyle tek eşli ilişkilerin sayısında artış olduğu, günü birlik ilişkilerin ise bulaş korkusuyla azaldığı belirtilmiştir (24). Pandemi nedeniyle tek eşli ilişkilerde artış, Döring’in tanımıyla; “Corona virüs bebeği” patlamasına yol açmıştır.
Pandemi ile ilgili sağlık platformlarında Pandemide seks işçileri ile ilişkilerde dikkat edilmesi gerekli noktalar belirtilmiştir. Aynı çalışmada; mastürbasyon, pornografi, seks oyuncakları, online, telefonla ve sanal seks oranlarında artış olduğu vurgulanmıştır.
E. Ruh Sağlığına ve Sosyal Sağlığa Etkileri
Pandeminin başladığı ilk günlerde DM’da durduk yere düşüp, kanlar içinde yere yığılan insanların görüntüsü toplumu inanılmaz ölçüde etkilemiş, büyük bir korkunun yayılmasına neden olmuş, kitlelerin paniğe kapılmalarına yol açmıştı.
Medyada yayın yapan kişilerin bir numaralı isteği yüksek reytingdir.
Bu amaçla, aktarılan bilgileri ilginç ve dikkat çekici hale getirmek için sıklıkla haber veya bilgi; süslenir, bazen abartılır, bazen değiştirilir.
Bu asılsız, süslü haberler DM yoluyla Dünya da geniş kitlelere ışık hızında aktarıldığında şok etkisi yaratır.
James tarafından Avustralya da yapılan bir çalışmada DM’nin abartılı haberleri nedeniyle Pandeminin ilk aylarında halkın paniğe kapıldığı, Marketlere hücum ettiği ve tuvalet kağıdının bile stoklandığı bildirilmiştir (25).
Pandemi esnasında SM kullanımının artmasının nedenlerinden biride;
Pandemi nedeni ile getirilen kısıtlamaların kişileri, psiko – sosyal ihtiyaçlarını karşılamak için SM ye yönlendirmesidir.
Singh ve arkadalarının yaptığı bir çalışmada; Pandemi nedeniyle SM kullanım oranlarının artışındaki en önemli sebeplerin; insanların ilişki kurma, kendini ifade etme, kabul görme, onaylanma ihtiyacının artması olduğu bildirilmiştir (26).
Pandemi esnasında toplumlara göre SM nin işlediği temalar değişiklikler göstermiştir. Thomas ve arkadaşlarının Avustralya da Pandemide SM nın işlediği ana temalar üzerine yaptığı bir çalışmada; en çok işlenen temaların; toplumsal ve ekonomik sorunlar olduğu bildirilmiştir (27).
Pandemi esnasında birçok ülkede hem geleneksel medyada hem SM’da sağlık çalışanlarına kahraman muamelesi yapılmıştır.
Ancak Cox’un SM üzerinden sağlık çalışanları ile ilgili yaptığı bir çalışmasında; Pandemi esnasında sağlık çalışanlarına “kahraman” yakıştırması yapılmasının, sağlık çalışanlarının psikolojisini olumsuz yönde etkilediğini ortaya çıkarmıştır (28).
Anwar ve arkadaşlarının Pandemi esnasında kitle medyasının etkileri ile ilgili yaptığı bir çalışmada, Pandemi esnasında kısıtlamalar nedeni ile ortaya çıkan sosyal izolasyon ve finansal zorlukların, Covid – 19 ile ilgili olumsuz haberlerin kitle medyasında çok fazla yer almasının, toplumda önemli ölçüde strese ve paniğe yol açtığı, ev içi ve yaşlı istismar oranlarının arttığı, sahte doktorların ve politikacıların onayladığı bazı ilaçların, bilimsel olmayan bazı tedavilerin halka zarar verdiği bildirilmiştir (10).
Wietnam’da Tran ve arkadaşları yaptıkları bir çalışmada Pandemi esnasında 38 milyon SM bilgisini analiz etmişler, en çok facebook ‘un kullanıldığını bildirmişlerdir(29). Yaptıkları çalışmanın sonucuna göre, halkın SM’da Pandemiyi tartıştıkça rahatladığını, duygularının negatiften pozitife dönüştüğünü bildirmişlerdir.
Sujarwoto ve arkadaşlarının Pandemi ile ilgili Endonezya da 703 üniversite öğrencisi üzerinde SM üzerinden yaptığı bir çalışmada;
SM bağımlılığının ruh sağlığına etkilerini araştırmıştır(30). Yaptıkları çalışmanın sonuçlarına göre; Pandemi esnasında SM bağımlılarının, güçlü sosyal aile ilişkileri olan kişilere göre daha fazla depresyona girdiklerini saptamışlardır.
Yine Amerika da Preisab ve arkadaşlarının yaptıkları bir çalışma da; Pandemi esnasında gebe kadınların 1/3 ünde SM’daki haberlerin önemli ölçüde strese yol açtığı ve buna bağlı olarak komplikasyonlar geliştiği, dış ortamda sosyal ilişkilerin stresi azalttığı bildirilmiştir (31).