Loe raamatut: «Historische Translationskulturen», lehekülg 37

Font:

2.2 Genç Cumhuriyet’te Dil Mühendisleri Olarak Çevirmenler

Birinci Dünya Savaşı’nın bitiminden sonra Atatürk, 1919’dan 1923’e kadar, Anadolu’nun merkezi bölgelerini işgal eden batılı güçlere karşı kurtuluş mücadelesini başlatmıştı. Bu mücadele 29 Ekim 1923 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasını sağlamıştır. Bir Cumhuriyet oluşturma çabaları, çeviri hacminde de hissedilir bir artışa yol açmış ve bu hareketin merkezinde modern batı dillerinden çeviriler aracılığıyla Türkçenin güçlendirilmesi amaçlanmıştır. Devlet tarafından yürütülen bu çeviri politikasının1 amacı, halkın Türkçe metinlere erişimini arttırmak ve dili öğrenmeyi kolaylaştırmaktır. Bu durum, modern Türkiye Cumhuriyeti’nde yazılı ve sözlü çeviri faaliyetlerinin kurumsallaşmasına yol açmıştır. Yeni devletin temel amacı, bu yoğun çeviri faaliyeti ile desteklenmesi gereken ulusal bir (yazılı) kültürün geliştirilmesiydi. İçerik açısından odaklanılan konu, öncelikle yeni uyanmış modern diyesi batılı Türk kültürünü canlandırmak ve topluma yaymak için batı dillerinde yazılmış edebi ve bilimsel metinler olmuştur. Başlangıçta, özellikle Sabahattin Eyüpoğlu2 ve Nurullah Ataç3 gibi yabancı dil becerisine sahip yazarlar ve aydınlar genç cumhuriyette çevirmen olarak etkin olmuşlardır. Bu kişilerin hepsi, toplumda yeni çağdaş Türk dili ve kültürünün yerleştirilmesi yönünde çeviri çalışmaları aracılığıyla mücadele vermişlerdir.

Kuruluş mücadelesi safhasının tamamlanmasından sonra, genç cumhuriyetin çeşitli organları ve kurumları da hızla gelişmeye başlamıştır. Özellikle, Milli Eğitim Bakanlığı okuma yazma bilmeyenlerin oranlarının kalıcı bir şekilde azalması için çaba göstermiştir. Hasan Âli Yücel4’in liderliğinde ilgili bakanlık, çeviriler için en önemli devlet mercii haline gelmiştir. Söz konusu kurum bu bağlamda iki amacı takip etmiştir. Bir yandan, çeviri konusunu ele alan dergilerin yardımı ile ve özellikle de batı edebiyatının çevirisiyle evrensel dünya bilgisini erişilebilir kılmak, diğer yandan da 1928’de yeni Türk alfabesi reformuyla sözlü bir halk kültüründen yazılı bir kültüre geçişi başarmak amaçlanmıştır (karş. Yazıcı 2005: 59). Her vatandaş, Türkçeyi Latin alfabesi temelinde öğrenmeli, yazılı (ve sözlü) olarak kullanmalıydı. Ayrıca, bu şekilde modern Türkçe yeni edebi dil haline gelmeliydi. Aynı zamanda, genç Türk devletinin gönüllü çeviri hareketi, çevirmenlerin itibarının artmasını sağlamıştır. Çevirmenler genellikle ünlü yazar ve aydınlar olduğundan mesleğin itibarını arttırmışlardı. Modern Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk evresinde, iki unsur yazılı olarak yaygın bir ulusal kültürün gelişimine önemli katkılarda bulunmuş ve çeviri kültürünü de biçimlendirmiştir: Bunlar bir yandan çeviri konusunu ele alan dergiler, diğer yandan da üniversitelerdeki çeviri faaliyetleri olmuştur. Böylece, 1939 yılında Milli Eğitim Bakanlığı, 1940’da Tercüme Bürosu’nu hayata geçiren kendi bünyesindeki tercüme heyetini kurmuştur (karş. Yağcı 1999: 229–235; Eruz 2003: 59; Yazıcı 2005: 60 vd.; Paker 2009: 557 vd.;). Milli Eğitim Bakanlığı yönetiminde olan bu büro, 19 Mayıs 1940 ile 19 Mart 1947 tarihleri arasında Tercüme5 dergisini yayımlamıştır. Yazıcı’ya göre (2005: 60), derginin ağırlık noktası, öncelikle Avrupa ülkelerinde Aydınlanma’nın gelişmesine önemli ölçüde katkıda bulunan eserlerdir. Dergi 1966 yılına kadar faaliyet göstermiş, ancak 1947’den sonraki yıllarda artık başlangıçtaki komitenin yönetiminde yayımlanmamıştır. Tercüme dergisi edebi çeviri sorunlarına ilişkin bir tartışma ve kapsamlı düşünme alanı sağlamıştı. Çeşitli yazar ve çevirmenler kısa bir süre sonra dergiyi çeviri, çeviri yöntemleri ve çeviri süreçleri gibi konuları tartışmak için ortak bir platform olarak kullanmışlardı. Çeviri sorunlarıyla ilgilenen ve böylece de devletin çeviri politikasını açıkça yansıtan genç cumhuriyet tarafından düzenli olarak yayınlanmış olduğundan dergi özel bir önem arz etmektedir. Daha sonraki süreçte çeviri konusunu ele alan dergiler, devlet tarafından finanse edilmeyip özel yayınevleri tarafından yayınlanmış ve dağıtılmıştır. Bu durum, devlet tarafından yönlendirilen çeviri kültürü döneminin sonunu ifade ediyordu.

Bu durum, örneğin, yaygın edebiyat dergisi Varlık yayıncısı tarafından yayınlanan Cep Dergisi (Dünyaya Açılan Pencere) için geçerlidir. Bununla Tercüme dergisinin yayınlanmasının durdurulmasından sonra bıraktığı boşluk kapatılmak istenmiştir. Ancak, ilgili dergi sadece üç yıl yayınlanmış olup son sayısı (29. sayısı) 1969 yılında basılmıştır. Bundan sonra, ilk sayısı Ağustos 1981’de basılan Yazko Çeviri dergisi on yıl sonra aynı kaderi paylaşmıştır. Dizide toplam 18 sayı yayımlandı ve 1984 tarihinde bu dergi de yayını durdurdu. Son sayısı 20–21 olan 1992’de çıkan Metis Çeviri dergisinin yayımlanmasıyla 1987 yılında Metis Yayınevi dümeni devralmıştı. Son olarak, edebi çeviri konusunu ele alan son önemli dergi 1994 yılında ilk sayısını yayımlayan TÖMER Edebiyat Çeviri Dergisi’dir.

Burada güncel bir kamu hizmetinin bir örneği olarak, 2005 yılında Sabri Gürses tarafından kurulan çeviri bilimine yönelik ilk Türk internet çeviri dergisi olan Çeviribilim Dergisi de belirtilmelidir. Sabri Gürses, bunun dışında bir de 2010’dan beri Çeviribilim Gazetesi adlı bir gazete yayınlamaktadır. Ayrıca, Tozan Alkan yönetiminde, 2017’den beri Çevirmenin Notu adlı başka bir dergi de yayınlanmaktadır.

Dergilere koşut olarak, önemli ödüller de geliştirilmeye başlanmıştı. Örneğin, 1946’da devlete ait Tercüme Bürosu şiir çevirileri için bir ödül verirken, 1959’dan 1981’e kadar Türk Dil Kurumu (TDK) yaptıkları çeviriler için bir dizi çevirmene ödül takdim etmiştir (karş. Yağcı 1999: 559 vd.). Daha sonraki yıllarda ise edebi çeviriler için neredeyse hiç ödül verilmemiştir. Azra Erhat6’ın adına göre adlandırılmış Azra Erhat Çeviri Ödülü 1983 yılından itibaren verilmektedir.

Bu bölümde betimlenen gelişmeler, Türk çeviri kültüründe kurumsallaşmanın genel anlamda adım adım sağlamlaştırılmasını göstermektedir. Özellikle ödüller, günümüzde de çevirmenlerin itibar kazanması açısından önemli bir rol oynamaktadır. Buna bir de ekonomik unsurlar eklenmektedir. Gelecek bölümde üniversite düzeyindeki kurumsallaşma konulaştırılacaktır.

3 Üniversite Düzeyinde Kurumsallaşma

Yeni bir devletin kurulmasıyla birlikte üniversiteler ve eğitim kurumlarının da kurulmasına bilinçli olarak hız verilmiştir. Bu bağlamda özellikle 1910 ile 1933 yılları arasında İstanbul Üniversitesi’nde çeviri önemli bir rol oynamıştır. 1933 tarihindeki üniversite reformuyla başlayarak 60’lı yıllara dek genç devletin yükseköğretim alanına çeviri etkinliği eşlik etmiştir1. Burada görev yapan bilim insanları aynı zamanda çevirmen olarak faaliyet göstermiş ve bu şekilde bilgilerini çeviri ürünleri aracılığıyla öğrencilere ve topluma aktarabilmişlerdir. 70’li ve 80’li yıllardaki siyasi ve ekonomik krizler sonucunda genel çeviri politikasını belirleyen ve yönlendirenler devlete bağlı kurumlardan ziyade daha çok özel yayın evleri olmuştur. Bu gelişim çeviri politikasının bundan sonra özellikle ekonomik çıkarlara yönelik olmasına neden olmuştur (karş. Yazıcı 2005: 63). 90’lı yıllarda böylece yayınevleri bünyesinde çeviriyle ilgili bir dizi yeni iş olanakları oluşmuş ve bilinçli olarak çevirmen, editör ve yayına hazırlayıcılar işe alınmaya başlanmıştır. Bu arada bankalar da yan kuruluş yapısı altında çeviri yayımlayan ve teşvik eden kendi yayın evlerini yürütmektedirler. Bu durum da Türk çeviri kültürü içinde önemli değişim yaşandığının açık bir göstergesidir. Devlet tarafından güdümlenen çevirilerden pazar odaklı oluşan çevirilere geçiş burada açıkça görülür.

1982 yılında İstanbul’da Boğaziçi Üniversitesi’nde ilk olarak mütercim tercümanlık bölümü kurulmuştur. Aynı yıl içerisinde başkent Ankara’da da çevirmenlere ilişkin yeni bir eğitim kurumu hayata geçirilmiştir. Her iki eğitim kurumu da öğrencilerin çok iyi derecede İngilizce bilgisine sahip olmalarını zorunlu kılmıştır; diğer tüm dillerde ise o zamanlar çeviri eğitimi ilgili filoloji bölümleri çerçevesinde dolaylı olarak sunulmaktaydı. Başlarda çeviri eğitimi kurumlarının müfredatlarının oluşumunda filolojilerin müfredatları temel alınmış ve öğrencilere sekiz dönemlik bir lisans öğrenimi sunulmuştur. 2000 yılından başlayarak buna koşut olarak bazı yüksekokullarda Avrupa’daki meslek yüksekokullarında sunulan eğitim programlarına benzer dört dönemlik yükseköğrenim programları oluşturulmuştur. Şimdilerde ise 30’dan fazla üniversitede 50’den fazla bölümde çeviri ve çeviribilimsel öğrenim programları sunulmaktadır (karş. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Kurumu 2015: 12–16; ÖSYM 2019).

Başka önemli bir görev de çeviri meslek birliklerine düşmektedir (karş. Eruz 2012). Çevirmenler için ilk Türk meslek birliği 1969 yılında kurulan Türkiye Konferans Tercümanları Derneği (TKTD) olmuştur. Otuz yıl sonra 1999 yılında, hem yazılı hem sözlü çevirmenleri temsil eden Çeviri Derneği kurulmuştur. Bu derneğe üye olmak için tüzük gereği ya profesyonel ya da akademik anlamda çeviri uğraşı gereklidir. Bugün Çeviri Derneği aynı zamanda International Federation of Translators (FIT) üyesidir. Belirtilen birliklere karşıt olarak 2006 yılında kurulan ÇEVBİR ise, telif eser çevirilerini yapan yazılı çevirmenleri özellikle de alaylı çevirmenleri temsil etmektedir. 2007 yılında çeviri işverenleri için de bir meslek birliği hayata geçirilmiştir (Çeviri İşletmeleri Derneği 2017 yılından beri EUTAC üyesidir). Öğrenciler düzeyinde de 2010 yılının mayıs ayında Edirne’deki Trakya Üniversitesi Mütercim Tercümanlık bölümü öğrencileri tarafından bir birlik kurulmuştur. Tüm ilgili bölümleri kapsayan Türkiye Çeviri Öğrencileri Birliği (TÜÇEB) adlı öğrenci birliği, çeşitli üniversitelerde düzenli olarak meslek etkinlikleri düzenlemekte ve böylece çeviri mesleğine ilişkin tartışmayı genişletmektedir.

Eğitimin kurumsallaşması ve paydaşların temsili yönündeki tüm bu çabalar yalnızca ilgili kurumların içinde değil, aynı zamanda da hükümet düzeyinde özellikle de ilgili bakanlıklarda yoğun tartışmalara yol açmıştır. Bunun dışında çeviri sürecinin söz konusu farklı eylem ortakları, çeviri mesleği alanını bütüncül olarak farklı açılardan aydınlatacak bir dizi etkinlik düzenlemişlerdir. Bu gelişmeler, mesleğin değişiminin yalnızca üniversiter yapıların oluşturulmasına değil aynı zamanda da çeşitli paydaşlara dayandığını göstermektedir. Çevirmenlerin daha da fazla görünür olmalarını sağlayan söz konusu meslek profili kurumsallaşma sayesinde daha belirgin olmaktadır. Burada mesleğe yönelik verilen tartışmayla bugünkü çeviri kültürü daha da öne çıkmaktadır. Türkiye’de şimdiye değin görünürlük konusunda kat edilen yolda çeviri mesleğinin diğer gelişmeleri bir sonraki bölümde ayrıntılı olarak açıklanacaktır.

4 Meslek Gelişiminde Dönüm Noktası

AB ile süren ilişkiler sırasında Türkiye, Ulusal Yeterlilik Çerçevesi’ne yönelik de önemli yapısal değişimler gerçekleştirmiştir. Bu değişimler özellikle meslek eğitimi ve genel kültür için önemli bir adım olarak görülmelidir. Bologna Sözleşmesi’ni imzalamış bir ülke olarak Türkiye’nin bu değişimleri olabildiğince kısa bir zamanda uygulamaya geçirmesi gerekiyordu. Avrupa Yükseköğretim Alanı Yeterlilik Çerçevesi kapsamında Ulusal Yeterlilik Çerçevesi’nin geliştirilmesi kararlaştırılmıştır. Parlak/Bildik bu adımı şu şekilde betimliyorlar:

The biggest step towards the idea of convergence in constructing a comprehensive national qualifications framework in Turkey was realised with the establishment of the Vocational Qualifications Authority (VQA) on 21 September 2006 by Law No. 5544. (Parlak/Bildik 2014: 2. Bölüm)

Ulusal Yeterlilik Çerçevesi ile bağlantılı yapısal değişimlerle birlikte mesleki yeterlilikler de yeniden tanımlanmıştır. Ulusal Yeterlilik Çerçevesi bu şekilde ilgi alanı aynı olan grupların gereksinimlerini dikkate almaya ve daha sonraki çalışabilirliği sağlamak için eğitimi geliştirmeye çalışmaktadır (karş. a.e.). Özellikle çeviri ajansları ve çok sayıda eğitim kurumlarının şiddetle eleştirdiği bu sürece karşı ilgisi olan herkesin büyük beklentileri bulunmaktadır.

Bu gelişmeleri daha iyi anlayabilmek için meslek kavramı yakından incelenmelidir. Türk Dil Kurumu’nun (TDK) sözlüğü bu kavrama ilişkin şu tanımı içerir:

Belli bir eğitim ile kazanılan sistemli bilgi ve becerilere dayalı, insanlara yararlı mal üretmek, hizmet vermek ve karşılığında para kazanmak için yapılan, kuralları belirlenmiş iş. (Türk Dil Kurumu)

Kavramın bu tanımından yola çıkarak Kaya (2012: 44) bir mesleğin var olması için üç özellik tanımlıyor: Birincisi eğitim ve ünvan verme, ikincisi mesleğin uygulamasındaki standartlar ve üçüncüsü mesleğe bağlı dernekler ve birlikler. Birinci ve üçüncü özellik büyük ölçüde yaklaşık 15. yy.’dan beri eğitim kurumlarının ve daha sonra meslek birliklerinin kurulmasıyla yerine getirilmiştir. Ulusal Mesleki Yeterlilik Kurumu’nun kurulmasıyla o zamana kadar var olan meslekler, standartları ve yeterlilikleri ile birlikte bir devlet kurumu tarafından tanımlanıp belirtilmiştir. Bu gelişim sürecine yazılı ve sözlü çevirmenlik mesleği de dâhil edilmiştir. Bu süreç, çevirmenliğin ileride korunmuş bir meslek olmasına yönelik ilk ve önemli bir adım olmuştur.

Ulusal Mesleki Yeterlilik Kurumu Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlıdır ve bünyesinde çeşitli bakanlıkların ve kurumların üyeleri görev yapmaktadır. 2006 yılından beri bu makam görevini en hızlı şekilde gerçekleştirmeye çalışmaktadır. “Vocational Qualifications Authority has released around 500 national occupational standards, including standards for translators and interpreters, and 250 national vocational qualifications so far” (Parlak/Bildik 2014: 3. Bölüm). Ancak Türkiye’de birbirinden farklı üç yeterlilik sistemi mevcuttur: Meslek ile ilgili olan yeterlilikler Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK), yükseköğretim ile ilgili olanlar Yükseköğretim Kurulu (YÖK), okul eğitimi ile ilgili olan yeterlilikler ise Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından belirlenmiş ve tanımlanmıştır. Ulusal yeterliliğe referans çerçevesini geliştirmek için bu kurumların yoğun işbirliği yapması gerektiğinden 2010 yılında bu görevle ilgilenen bir temsilci heyeti kurulmuştur. Başlangıçta temel olarak gelişen fikirlerden sonra bu konu üzerinde çalışacak farklı çalışma grupları ve komisyonlar oluşturulmuştur. Çeviri sürecinin eylem ortakları olan herkes bu gelişim sürecine katılmaya çağrılmıştır (karş a.e.).

Bu işbirliği sırasında çevirmenlerle ilgili birlikte geliştirilen meslek standartları, 29 Ocak 2013 tarihli Resmî Gazete’de yayınlanmıştır. Bu hukuki metin yazılı ve sözlü çevirmenlik ile ilgili meslekî standartları tek bir belgede bir araya getirmektedir. Yaklaşık 27 sayfalık bu metin “çevirmen” olarak adlandırılan mesleğin 15 satırlık tanımlamasını içerir. Söz konusu meslek, giriş bölümünde şu şekilde tanımlanıyor:

Çevirmen (seviye 6), ilgili mevzuat ve/veya sözleşme, İSG önlemleri, kalite standartları ve hizmet prosedürleri çerçevesinde çeviri süreçlerinin iş organizasyonu ile hazırlık faaliyetlerini gerçekleştiren; sözlü çeviri, işaret dili çevirisi ve/veya yazılı çeviri faaliyetlerini yürüten ve bireysel mesleki gelişimini sağlayan nitelikli kişidir. (Mesleki Yeterlilik Kurumu 2013)

Başbakanlığın ilgili makamı, 2011 ve 2015 yıllarında yazılı ve sözlü çevirmenliğin meslek olarak tanınması yönündeki gelişmeler çerçevesinde ayrıca iki geniş kapsamlı rapor yayınlamıştır (karş. Küçükyağcı/Avcı 2011; Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığı 2015). Aynı zamanda başbakanlığın bu iki raporundaki ifade, tespit ve tanımlamaların bağlayıcı yönergeler niteliğinde olmadığı, daha ziyade tavsiye ve öneri olarak görülmesi belirtilmiştir. Bu raporda adı geçen “çevirmen” kavramının tanımlaması kural koyucu değil betimleyici niteliktedir. Ne başbakanlık dairesi ne de diğer yetkililer raporun içeriğini bağlayıcı talimatname olarak görmemelidirler. Bu raporlar politikanın konuya ilgisini yansıtmaktadır ancak bağlayıcı bir düzenleme niteliğinde değildir. 2015 yılında yayınlanan ve dolayısıyla Resmî Gazete’de belirlenen meslek standartlarından sonra çıkan bu raporun 2011 senesinde çıkmış olan rapordan pek farklı olmadığı dikkati çekmektedir. Böylece 2011 yılı raporundaki “çevirmen” kavramının tanımlaması 2015 yılı raporunda da hiç bir uyarlama veya tamamlama yapılmadan kelimesi kelimesine tekrarlanmıştır.

Çevirmenliğin meslek olarak tanınması ve dolayısıyla korunması için gelişim süreci, 2013 tarihli meslekî standartlar konulu hukukî metnin ve içeriğindeki talimat ve tanımlamaların yayınlanmasıyla henüz sona ermemiştir. Türkiye’ de çeviri kültürü henüz “belirli güçlerin yönettiği çeviri, çevirinin işlevi ve kullanılırlığı ile ilgilenen bireylerin ve kurumların çıkar dengesi” (Prunč 2008: 26) temelinde devingen bir yeniden şekillendirme aşamasındadır.

5 Sonuç ve öneriler

Çevirmenlik mesleği tarihsel gelişim süresince her zaman dönüşümler yaşamıştır ve bugün de yine durağan bir durumda değildir. Çeviri sürecinin ortak eyleyenleri, öncesinden daha çok mesleğin tanınması ve korunmasını gerektiren standartların ve mesleki yeterliliklerin tanımını tartışmaktadırlar. Bu gelişim süreci sonucunda sürekli olarak şu sorular ortaya atılmaktadır: Eğitim görmüş olanlarla eğitim görmemiş olanlar arasındaki uçurum ne dereceye kadar açılacaktır? Birinci anılanlar her ne kadar bu mesleği uzun zamandır icra etmiş olsalar da artık yazılı ve sözlü çeviri yapmamalılar mı? Onlar da mı çeşitli yeterlilik sınavlarına tabi tutulacaklar? Sözü edilen koruma uygulamada nasıl olacak ve bunu kim garanti edecek? Tüm bu sorular Türkiye’de günümüzde henüz yanıtlanamaz durumdadır. Uygun ünvan veren eğitim kurumlarının oluşturulmasıyla 80’li yılların ilk yarısında kurumsallaşma yönünde ilk adımlar atılmıştır. Ancak 2013 yılına dek bu yönde üniversitelerde öğretim gören öğrencilerin yetiştirildiği söz konusu meslek, meslek olarak tanımlanmamış ve korunmamıştır. Bu nedenle de gelecekte bu ünvanlar daha da fazla rol oynayacaktır. Ancak durumun sonraki gelişimine uygun olarak yeni kurumlar da önem kazanacaktır. Başka ünvanların verilmesi bağlamında Türkiye’de böylece bu konu daha da çok tartışılacak. Peki, hangi ünvanın hangi değeri olacak ve bununla ne tür yetkiler belirlenecek? Çeviri sürecinin eylem ortaklarının ve meslek standartlarının belirlenmesinde etkin olan diğer paydaşların tüm bu sorulara ilişkin birlikte açık bir uzlaşıya varmalarını beklemek utopik bir durum olur elbette. Bu bağlamda lisans ünvanı ve bir diplomanın tüm uygulama alanlarında yetkinlik kazanmada yetersiz olabileceği çok kez saptanmıştır. Mezunlar muhtemelen daha sonra her bir alana uygun yeterlilik sınavlarına girmek zorunda kalacaklardır.

Yazılı ve sözlü çeviri alanlarının herbiri içerisinde gelecekte farklı yeterlilik basamakları olacağı da buradan anlaşılabilir. Bu durum, uzun bir gelişim yolununun sonunu önemli kılacak arzu edilen bir sonuç olabilir. Sonuç olarak Türkiye’de çeviri eylem alanının kültüre özgü şekillenmesinin nasıl ilerleyeceği artık beklenip görülmelidir. Türkiye’deki “çeviri eylem alanı içinde” ne tür “hiyerarşik yapıların” (Prunč 2008: 20) planlanan farklı meslek yeterliliklerinin geliştirilmesi sonucunda oluşacağı şu an çaba gerektiren gerilimli gelişim sürecine ilişkin büyük bir muamma olarak karşımızda durmaktadır.

Übersetzung

Ehlimana Medjedovic

Deniz Mehringer

unter der Leitung von

Kerima Karaca-Sornig

Sevil Çelik Tsonev

Bibliografie

Aydın, Bilgin (2007) „Divan-ı Hümayun Tercümanları ve Osmanlı Kültür ve Diplomasisindeki Yerleri“, in: Osmanlı Araştırmaları 29. Istanbul: Enderun, 41–86.

Balcı, Sezai (2006) Osmanlı Devletinde Tercümanlık Ve Bâb-ı Âli Tercüme Odası. Ankara Üniversitesi: Dissertation.

Berk Albachten, Özlem (2004) Translation and Westernization in Turkey: From the 1840s to the 1980s. Istanbul: Ege.

Berk Albachten, Özlem (2010) „Exile as Translation and Transformation in the early Republican Turkey“, in: Translation Studies 3:2 (= special issue „Contemporary Perspectives on Translation in Turkey“, ed. Elif Daldeniz), 132–148.

Bilim, Cahit (2015) „Tercüme Odası“, in: OTAM 1, 29–43.

Coşar, Ömer Sami (1973) Atatürk Ansiklopedisi, (1881–23 Temmuz 1908). Cilt 1. Istanbul: Istanbul Reklam.

ÇEVBİR, in: www.cevbir.org.tr [20.11.2019]

Çeviri Derneği, in: www.ceviridernegi.org [20.11.2019].

Çeviri İşletmeleri Derneği, in: https://www.cid.org.tr [20.11.2019].

De Groot, Alexander (2007) The Netherlands and Turkey: Four Hundered Years of Political, Economical, Social and Cultural relations: Selected Essays. Istanbul: Artpres.

Demez, Neslihan (2007) Osmanlı İmparatorluğunda Yenileşme Hareketleri ve Çeviri: encümen-i Daniş Örneğinde Tanzimat Dönemi Çeviri Yaklaşımları. İstanbul Üniversitesi: Masterarbeit.

Diriker, Ebru (2015) „On the Evolution of the Interpreting Profession in Turkey: from the Dragomans to the 21st Century“, in: Tahir Gürçağlar, Şehnaz/Paker, Saliha/Milton, John (eds.) Tradition, Tension and Translation in Turkey. Amsterdam: John Benjamins, 89–106.

Doğan, Şahin (2014) „Cemil Meriç, dil devrimi ve Osmanlıca dersi“, in: Yeni Şafak Gazetesi, 21.12.2014.

Eruz, Sâkine (2003) Çeviriden Çeviribilime. Istanbul: Multilingual.

Eruz, Sâkine (2010) Çokkültürlülük ve Çeviri. Osmanlı Devleti’nde Çeviri Etkinliği ve Çevirmenler. Istanbul: Multilingual.

Eruz, Sâkine (2011) „Die Geschichte der Translation im Osmanischen Reich und ihre Bedeutung für den Translator als Kulturexperte“, in: Eruz, Sâkine/Şan, Filiz (eds.) Turgay Kurultay'a Bir Armağan Çeviribilimden Kesitler. Ein Kaleideskop der Translationswissenschaft: Festschrift für Turgay Kurultay. Istanbul: Multilingual, 287–292.

Eruz, Sâkine (2012) „Çeviri Derneği ve Türkiye’de Çerirmenlik Mesleğinin Statüye Kavuş(a)ma(ma)sı Üzerine On Üç Yıllık Gel Gitli Bir Öykü“, in: AB Bakanlığı (ed.) Avrupa Birliği Bakanlığı Çeviri Platformu. Avrupa’nın Dili Çeviridir. Ankara: AB Bakanlığı, 17–23.

Eruz, Sâkine (2013) „The Homeland of Translators and Interpreters in the Ottoman Empire: What and Where is the Homeland of Polyglot People?“, in: Civiltà del Mediterraneo 23–24, (= special issue „Homelands in Translation“, ed. Stefania De Lucia/Gabriella Sgambati), 453–460.

Eruz, Sâkine (2016) „Osmanlı Devleti’nde Çeviri ve Çevirmenin İşlevi ve Türkiye’de Çevirmenlik Mesleği (Belgrad Antlaşması Sonucunda Sınır Çekilirken Yaşanan Çeviri Sorunları)“, in: İ.Ü. Çeviribilim Dergisi 8, 15–39.

Hillebrecht, Sabine (2000) Haymatloz: Exil in der Türkei 1933–1945. Berlin: Aktives Museum.

Hirsch, Ernst (1997) Anılarım: Kayzer Dönemi, Weimar Cumhuriyeti, Atatürk Ülkesi. Ankara: TÜBİTAK.

Hitzel, Frédéric (1995) Dil Oğlanları ve Tercümanlar. Istanbul: Yapı Kredi.

Kaya, Osman (2012) „Çeviri Sektöründe Meslekleşme ve Örgütlenme“, in: AB Bakanlığı (ed.) Avrupa Birliği Bakanlığı Çeviri Platformu. Avrupa’nın Dili Çeviridir. Ankara: AB Bakanlığı, 43–46.

Kayaoğlu, Taceddin (1996) Türkiye’de Tercüme Müesseseleri. İstanbul Üniversitesi: Magisterarbeit.

Kayaoğlu, Taceddin (1998) Türkiye’de Tercüme Müesseseleri. Istanbul: Kitapevi.

Kazim, Hasnain (2016) „Von Nazis verfolgt: Als Deutsche Asyl in der Türkei fanden“, in: Spiegelonline, 26.10.2016, https://www.spiegel.de/geschichte/film-haymatloz-ueber-die-flucht-deutscher-in-die-tuerkei-a-1118173.html [20.11.2019].

Köymen, Mehmet Altay (1957) „Büyük Selçuklu İmparatorluğu’nun Kuruluşu I“, in: A.Ü. Dil ve Tarih Cografya Fakültesi Dergisi 15:1–33, 97–108.

Kreutel, F Richard (1955) Kara Mustafa vor Wien: Das türkische Tagebuch der Belagerung Wiens 1683, verfasst vom Zeremonienmeister der Hohen Pforte, übersetzt v. Richard F. Kreutel. Graz: Styria.

Küçükyağcı, Nazmi/Avcı, Burcu (2011) Türkiye’de Çevirmenlik Mesleği. Araştırma Raporu. Ekim 2011. Istanbul: Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Kurumu, http://www.konsolostercume.com/Turkiyede%20Cevirmenlik%20Meslegi%20-%20Arastirma%20Raporu.pdf [20.11.2019].

Kurultay, Turgay (1998) „Cumhuriyet Türkiyesi’nde Çevirinin Ağır Yükü ve Türk Hümanizması“, in: Alman Dili ve Edebiyatı dergisi 9. Istanbul: Çantay, 13–36.

Lewis, Bernard (2008) Babil’den Dragomanlara, übersetzt v. Ebru Kılıç. Istanbul: Alfa.

Marics, Alexandra (2016) Die Briefe Antoine-Isaac Silvestre de Sacys an Joseph von Hammer-Purgstall – translatorisch beleuchtet. Universität Graz: Dissertation.

Meriç, Cemil (1974/2004) Bu Ülke. Istanbul: İletişim.

Meriç, Cemil (1992) Jurnal. Cilt 1. Istanbul: İletişim.

Mesleki Yeterlilik Kurumu (2013) „Ulusal Meslek Standardı/Çevirmen Seviye 6. Referans Kodu 12/UMS0274–6“ in: https://portal.myk.gov.tr/index.php?fileName=12UMS0274-6%20Rev%2000%20%C3%87evirmen&dl=Meslek_Standartlari/3028/SON_TASLAK_PDF_20180925_155415.pdf [20.11.2019].

Milli Eğitim Bakanlığı (ed.) (1945) İslam Ansiklopedisi. Cilt 4. Istanbul: M.E.B.

Ortaylı, İlber (1997) „Hammer-Purgstall“, in: Diyanet Vakfı (ed.) İslam Ansiklopedisi. Cilt 15. Istanbul: Diyanet Vakfı Yay, 491–494.

ÖSYM (2019) „Kılavuzu“, in: https://www.osym.gov.tr/TR,15615/2019.html [20.11.2019].

Paker, Saliha (22009) „Turkish Tradition“, in: Baker, Mona/Saldanha, Gabriela (eds.) Routledge Encyclopedia of Transaltion Studies. London: Routledge, 550–559.

Parlak, Betül/Bildik, Cüneyt (2014) „European Qualifications Framework: Can It Solve Professional and Vocational Problems and Expectation“, in: inTRAlinea (= special issue „Challenges in Translation Pedagogy“), in: http://www.intralinea.org/specials/article/2096 [20.11.2019].

Philliou, Christine (2001) „Mischief in the Old Regime: Provencial Dragomans and Social Change at the Turn of the 19th Century“, in: New Perspectives on Turkey 25, 103–123.

Philliou, Christine (2009) „Communities on the Verge: Unraveling the Phanariot Ascendancy in Ottoman Governance“, in: Comparative Studies in Society and History 51:1, 151–181.

Pöchhacker, Franz (2007) Dolmetschen: Konzeptuelle Grundlagen und deskriptive Untersuchungen. Unveränderter Nachdruck der 1. Aufl., Tübingen: Stauffenburg.

Prunč, Erich (2008) „Zur Konstruktion von Translationskulturen“, in: Schippel, Larisa (ed.) Transaltionskultur – ein innovatives und produktives Konzept. Berlin: Frank & Timme, 19–41.

Pym, Anthony (1998) Method in Translation History. Manchester: St. Jerome.

Rothman, Ella Nathalie (2009) „Interpreting Dragomans: Boundaries and Crossings in the Early Modern Mediterranean“, in: Comparative Studies in Society and History 51:4, 771–800.

Rothman, Ella Nathalie (2012) Brokering Empire: Trans-Imperial Subjects between Venice and Istanbul. Ithaka: Cornell University Press.

Tahir Gürçağlar, Şehnaz (2005) Kapılar: Çeviri Tarihine Yaklaşımlar. Istanbul: Scala.

Tahir Gürçağlar, Şehnaz (2008) The Politics and Poetics of Translation in Turkey, 1923–1960. Amsterdam: Rodopi.

Tahir Gürçağlar, Şehnaz (2018) Türkiye’de Çevirinin Politikası ve Poetikası 1923–1960, übersetzt v. Tansel Demirel. Istanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.

TKTD, in: https://www.tktd.org. [20.11.2019].

Türk Dil Kurumu [o.J.] (ed.) Güncel Türkçe Sözlük, in: https://sozluk.gov.tr/?kelime= [20.11.2019].

Türkiye Çeviri Öğrencileri Birliği, in: http://tuceb.org [20.11.2019].

Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Kurumu (ed.) (2015) Türkiye’de Çevirmenlik Mesleği, Araştırma Raporu, in: http://www.ankaced.org/images/cevirmenlikraporu.pdf [20.11.2019].

Ülkar, Esra (2017) „Geçen yıl 145 bin öğrenci Osmanlıca öğrendi“, in: Hürriyet Gazetesi, 28.02.2017, http://www.hurriyet.com.tr/egitim/gecen-yil-145-bin-ogrenci-osmanlica-ogrendi-40379659 [20.11.2019].

Ülken, Hilmi Ziya (1997) Uyanış Devirlerinde Tercümenin Rolü. Istanbul: Ülken Yayınları.

Wolf, Michaela (2012) Die vielsprachige Seele Kakaniens: Übersetzen und Dolmetschen in der Habsburgermonarchie 1848–1918. Wien: Böhlau.

Yağcı, Öner (1999) Cumhuriyet Dönemi Edebiyat Çevirileri Seçkisi, T.C. Kültür Bakanlığı, Sanat-Edebiyat Eserleri Dizisi. Ankara: Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi.

Yazıcı, Mine (2005) Çeviribilimin Temel Kavram ve Kuramları. Istanbul: Multilingual.