Nartların Sözü

Tekst
Loe katkendit
Märgi loetuks
Kuidas lugeda raamatut pärast ostmist
  • Lugemine ainult LitRes “Loe!”
Nartların Sözü
Šrift:Väiksem АаSuurem Aa

SUNUŞ

Atasözleri ve deyimler halkın folklor ve dil zenginliğinin bir tezahürü olmalarının yanı sıra, halkın tarihi geçmişinin, sosyal yapısının, felsefi düşüncesinin, dünya görüşünün de bir aynasıdır. Kısacası, atasözleri ve deyimler halk kültürünün en zengin biçimiyle dildeki yansımasıdır.

Kısa, açık, kolay anlaşılabilir ve zengin ifade gücüne sahip olma özellikleri sayesinde atasözleri halkın günlük konuşma dilinde de geniş ve ayrıcalıklı bir yere sahiptirler. Dolayısıyla atasözleri derlenmekle tükenmeyecek bir kültür hazinesidir.

Kafkasyalı Karaçay-Malkar halkının folklor hazinelerinin önemli bir bölümünü oluşturan atasözlerinin derlenmesi çalışmaları uzun yıllardan beri gerek Kafkasya’da gerekse Türkiye’ye göç etmiş olan Karaçay-Malkarlılar arasında devam etmektedir.

1990-1997 yılları arasında Rusya Federasyonu’nun Kafkasya bölgesinde yer alan Karaçay-Çerkes ve Kabardin-Balkar Cumhuriyetlerine yapılan araştırma gezileri sırasında Karaçay-Malkarlılardan derlenen atasözleri ile Türkiye’deki Karaçay-Malkar köylerinden ve özellikle Konya’nın Sarayönü ilçesine bağlı bir Karaçay-Malkar köyü olan Başhüyük’ten derlenen atasözleri bu kitapta biraraya getirilmiştir. 2721 atasözü ve 640 deyimden oluşan bu eser ayrıca Kafkasya’da yayımlanmış olan Karaçay-Malkar folkloru ve atasözleri-deyimler ile ilgili literatürün taranmasıyla zenginleştirilmiştir.

Karaçay-Malkar atasözleri ve deyimleri tabii ki bu kitapta yer alan atasözlerinden ve deyimlerden ibaret değildir. Daha önce yapılmış çalışmalar ile gelecekte yapılacak olan araştırmalar sayesinde Karaçay-Malkar atasözlerinin ve deyimlerinin on binden fazla bir sayıya ulaşması mümkün görülmektedir. Hazırladığımız bu kitap, bu konuda yapılacak olan araştırmalara bir basamak olma gayesini gütmektedir.

Alfabetik düzen içinde sıralanan atasözleri ve deyimler konularına göre tasnif edilmemiştir. Karaçay-Malkar atasözleri arasında Türkiye Türkçesindeki atasözleri ile aynı ya da benzer atasözlerinin yer aldığı dikkati çekmektedir. Kitabın giriş kısmında folklor araştırmacılarına yardımcı olmak ve iki farklı coğrafyadaki benzer atasözlerinin varlığını ortaya koymak amacıyla, yetmiş beş Karaçay-Malkar atasözünün Türkiye Türkçesinde yaşayan karşılıklarına yer verilmiştir.

Karaçay-Malkar atasözlerinde art damak ünsüz sesleri olan kalın g sesi ġ, kalın k sesi Ḳ / ḳ, harfleri ile gösterilmiştir.

Karaçay-Malkar halkının sosyal, ekonomik ve kültürel yapısına, hayat ve dünya görüşüne ışık tutan atasözlerinden oluşan bu kitap yalnızca halkbilim (folklor) ile uğraşanlara değil, dilbilimci, sosyolog ve Türkologlara da yardımcı olmayı amaçlamaktadır.

Prof. Dr. Ufuk TAVKUL
Elbruz Bilim ve Kültür Araştırmaları Topluluğu

KARAÇAY-MALKARLILAR

Kafkasya’nın Orta Kafkaslar adı verilen merkezî kısmında, Kafkas Dağları’nın en sarp ve yüksek zirvelerinin, geçit vermez derin vadilerinin koynunda kökenleri İskitlerden Alanlara, Hunlardan Bulgarlara, Hazarlardan Kıpçaklara ve Kafkasya’nın kökleri beş bin yıl öncesine dayanan eski yerli medeniyetlerine kadar uzanan bir halk yaşar. Bunlar kendilerine TAVLU (Dağlı) adını veren, Kıpçak Türkçesinin bir lehçesini konuşan, Kafkasların kadim halkı Karaçay-Malkarlılardır.

Yaşadıkları bölge doğuda Çerek ırmağının kaynak havzasından batıda Laba ırmağının kaynağına kadar uzanan ve Kafkas dağlarının en sarp ve yüksek bölümünü meydana getiren dağlık arazidir.

Karaçaylılar ve Malkarlılar birbirinden farklı etnik kökene, dile, kültüre ve tarihe sahip iki ayrı halk değil, aynı dil, kültür ve tarihi paylaşan bir Kafkasya halkıdır. Karaçay ve Malkar adları bu boyun yaşadığı iki coğrafî bölgenin adlarıdır.

Karaçay-MalkarKafkasya’nın Orta Kafkaslar olarak bilinen merkezî kısmında yer almaktadır. Yalnızca Kafkasya’nın değil, Avrupa’nın da en yüksek dağları Karaçay-Malkar toprakları içindedir. Bunların başlıcaları Mingi Tav (Elbruz 5.642 mt), Dıh Tav (5.203 mt), Koştan Tav (5.145 mt), Uşba, Ullu Tav, Alibek, Dombay Ölgen gibi zirvelerdir.

Kafkasya’daki beş bin yıllık tarihleri boyunca pek çok kavmin, kültürün ve medeniyetin etkisi altında kalan, etnik yapılarında Kafkasya ve çevresine ait pek çok unsuru barındıran Karaçay-Malkarlılar çok zengin bir sosyo-kültürel yapıyı günümüze kadar yaşatmayı başarmışlardır. Tarih boyunca seyyahlar onları Kara Çerkesler, Dağlı Çerkesler, Alanlar, Basiyanlar, Karaçioliler gibi değişik adlarla haritalarına kaydetmişler, onlar kendilerini Tavlu (Dağlı) adıyla anarlarken Kafkas Dağları üzerinde yaşadıkları vadilere göre Karaçaylılar, Bashanlılar, Çegemliler, Holamlılar, Bızıngılılar, Malkarlılar olarak çeşitli zümrelere bölünmüşlerdir.

Sovyet hâkimiyetinden sonra bu halk Karaçaylılar ve Balkarlar (Malkarlılar) ya da Karaçay-Balkar (Karaçay-Malkar) halkı olarak literatüre girmiştir. Balkar adı Bashan, Çegem, Holam, Bızıngı ve Malkar vadilerinde yaşayan dağlıları tek bir isim altında toplamak isteyen Sovyet yönetimi tarafından verilmiştir.

Beş ayrı vadide yaşayan ve ortak etnik kökene, tarihe, kültüre ve dile sahip bu dağ kabileleri için Çarlık Rusyası döneminde Beş Dağ Zümresi / Topluluğu anlamına gelen Пять Горских Обществ (Pyat Gorskih Obşçestv) adı kullanılırdı.1 Sovyet hâkimiyeti döneminde bu dağlıları Kabardeyler ile aynı özerk cumhuriyet içine almayı planlayan Ruslar, onları tek bir etnik isim altında toplayarak Balkar adını verdiler.

Karaçay etnoniminin kaynağı ise, Karaçay halkının XV. Yüzyılda yaşadığına inandığı Ḳarça isimli ilk beylerinin adına dayanmaktadır ve Karça’nın halkı ~ Karça’nın yurdu anlamlarını taşımaktadır.

Karaçay-Malkarlılar günümüzde Rusya Federasyonu’na bağlı iki Kafkas cumhuriyetinin sınırları içinde yaşamaktadırlar. Karaçaylılar, Adige (Besleney-Kabardey), Abaza, Nogay ve Ruslarla birlikte Karaçay-Çerkes Cumhuriyetinin halklarından birini oluştururlarken, Malkarlılar da Kabardin-Balkar Cumhuriyetinde Kabardeyler ve Ruslarla birlikte yaşamaktadırlar ve cumhuriyetin asıl halklarından birini meydana getirirler. Günümüzde Karaçaylıların nüfusları yaklaşık 200 bin, Malkarlıların nüfusu ise 120 bin civarındadır.

Karaçay-Malkarlılar bölgeye özgü tarihî, etnik ve sosyal süreçlerin neticesinde Kafkasya’da ortaya çıkmış ve etnogenezleri Kafkasya’ya sıkı sıkıya bağlı bir Türk dilli halk olarak bilim dünyasında yerlerini almışlardır. Onların tarihî geçmişleri aynı zamanda Kafkasya’nın çok dilli ve çok kültürlü renkli yapısının oluşum sürecinin de bir aynasıdır.

KARAÇAY-MALKAR KÜLTÜRÜNDE ATASÖZLERİ

Atasözleri, bir kavramı, bir düşünceyi, bir olay ya da olguyu az sözle anlatmak ve daha etkili, daha inandırıcı kılmak için başvurulan anlatım yollarından biridir (Özdemir 1981:5)

Atasözleri uzun gözlemlere ve denemelere dayanan yargılarını öğüt, adet, gelenek, inanç niteliği içinde belirten, kalıplaşmış, özgün biçimleri bulunan özdeyişlerdir (Özdemir 1981:5)

Atasözlerinin en belirgin özelliği kısa ve özlü olmaları, az sözle çok şey anlatmalarıdır. Her atasözü bir genel kural, bir düstur niteliğindedir (Aksoy 1981:21)

Karaçay-Malkar folklorunun en zengin bölümlerinden biri atasözleridir. Karaçay-Malkar atasözlerinde onların Kafkas dağlarındaki zor hayat şartlarının izlerini, geçmiş dönemlerdeki sosyal, ekonomik, kültürel yapıları ile ilgili ipuçlarını görmek mümkündür.

Karaçay-Malkarlılar atasözlerine kendi dillerinde “Nart söz” adını verirler. “Nartlar” Kafkas halklarının mitolojilerinde, Kafkasyalıların ataları olduklarına inanılan efsanevi bir halktır. Abhaz, Adige, Oset, Çeçen, Dağıstanlı gibi halklarla birlikte Karaçay-Malkar folklorunda da Nart efsaneleri geniş bir yer tutar. Başlıca kahramanları Örüzmek, Sosurka, Batırez, Kara Şavay, Alavgan, Fuk, Satanay Biyçe gibi adlar taşıyan Nart halkının, günümüzdeki Kafkasya halklarının ataları olduğuna dair inanç Kafkas halkları arasında oldukça yaygındır. Karaçay-Malkarlılar bu sebeple çok eski devirlerden beri atasözlerine “Nart söz” adını vermektedirler.

Kafkasyanın Orta Kafkaslar bölgesinde yaşayan ve Türkçenin Kıpçak lehçesi grubuna giren bir dilde konuşan Karaçay-Malkarlıların atasözleri ile Türkiye Türkçesinde yaşayan atasözleri arasında bir mukayese yapıldığında benzer ya da aynı atasözlerinin her iki grupta da yer aldığı görülmektedir. Aşağıdaki örnekler KaraçayMalkar ve Türkiye Türkçesindeki atasözleri arasında bir karşılaştırma yapma imkanını sağlarken, aralarındaki yakınlığı da ortaya koymaktadır.

Karaçay-Malkar

Açha açhanı tartadı. (Para parayı çeker)

Türkiye

Para parayı çeker. (Özdemir 1981:148)

Karaçay-Malkar

Açnı amanı bolmaz, toknu imanı bolmaz.

(Acın kötüsü olmaz, tokun imanı olmaz)

Türkiye

Acın amanı, tokun imanı olmaz. (Aksoy 1996: 26)

Karaçay-Malkar

Adamnı kılıgı işde belgili boladı. (Adamın karakteri işte belli olur)

Türkiye

Adamın iyisi işbaşında belli olur. (Özdemir 1981: 12)

Karaçay-Malkar

Agaç çirise özeginden çiriydi. (Ağaç çürüse özünden çürür)

Türkiye

Ağacın çürüğü özünden olur. (Aksoy 1996: 30)

Karaçay-Malkar

Akılı bolmaganga sakalı boluşmaz.

 

(Aklı olmayana sakalı yardım etmez)

Türkiye

Akıl olmayınca ne yapsın sakal? (Özdemir 1981: 17)

Karaçay-Malkar

Akıllı sagış etginçi teli işin bitdirir.

(Akıllı düşününceye kadar deli işini bitirir)

Türkiye

Akıllı köprü arayıncaya dek deli suyu geçer. (Özdemir 1981: 17)

Karaçay-Malkar

Alga çıkgan kulaknı artda çıkgan müyüz ozar.

(Önce çıkan kulağı sonra çıkan boynuz geçer)

Türkiye

Boynuz kulaktan sonra çıkar ama kulağı geçer. (Aksoy 1981: 179)

Karaçay-Malkar

Alma tereginden keng ketmez. (Elma ağacından uzağa gitmez)

Türkiye

Armut ağacından uzak düşmez. (Aksoy 1996: 45)

Karaçay-Malkar

Anasına karab kızın al. (Anasına bakıp kızını al)

Türkiye

Anasına bak kızını al. (Özdemir 1981: 26)

Karaçay-Malkar

Artık mal köz çıgarmaz. (Fazla mal göz çıkarmaz)

Türkiye

Fazla mal göz çıkarmaz. (Saraçbaşı-Minnetoğlu 1982: 154)

Karaçay-Malkar

At iyesin tanır. (At sahibini tanır)

Türkiye

At binicisini tanır. (Özdemir 1981: 3)

Karaçay-Malkar

At urmaz deme, it kabmaz deme.

(At vurmaz deme, it kapmaz deme)

Türkiye

Atım tepmez, itim kapmaz deme. (Özdemir 1981: 32)

Karaçay-Malkar

Ata şohu tas bolmaz. (Ata dostu kaybolmaz)

Türkiye

Ata dostu oğula mirastır. (Özdemir 1981: 30)

Karaçay-Malkar

Asıl azmaz, gemha tozmaz. (Asil bozulmaz, ipekli kumaş eskimez)

Türkiye

Asıl azmaz, bal kokmaz. (Özdemir 1981: 29)

Karaçay-Malkar

Arba avgandan sora col körgüztüvçü köb bolur.

(Araba devrildikten sonra yol gösteren çok olur)

Türkiye

Araba devrildikten sonra yol gösteren çok olur. (Özdemir 1981: 27)

Karaçay-Malkar

Arbanı allı kalay barsa artı da alay baradı.

(Arabanın önü nasıl giderse, arkası da öyle gider)

Türkiye

Arabanın ön tekerleği nereden geçerse art tekerleği de oradan geçer. (Özdemir 1981: 27)

Karaçay-Malkar

Ayıbsız teng izlegen tengsiz kalır.

(Ayıpsız arkadaş arayan arkadaşsız kalır)

Türkiye

Ayıpsız yar arayan yarsız kalır. (Özdemir 1981: 35)

Karaçay-Malkar

Az bergen cürekden, köb bergen baylıkdan.

(Az veren yürekten, çok veren zenginlikten)

Türkiye

Az veren candan, çok veren maldan. (Özdemir 1981: 36)

Karaçay-Malkar

Aznı almagan köbden kuru kalır.

(Azı almayan çoktan mahrum kalır)

Türkiye

Aza kanaat etmeyen çoğu bulamaz. (Saraçbaşı-Minnetoğlu 1982: 71)

Karaçay-Malkar

Bal-bal degen bla avuzga tatuv kelmez.

(Bal-bal demekle ağza tat gelmez)

Türkiye

Bal-bal demekle ağız tatlanmaz. (Özdemir 1981: 39)

Karaçay-Malkar

Bal bolsa çibin tabılır. (Bal olsa sinek bulunur)

Türkiye

Bal olan yerde sinek bulunur. (Özdemir 1981:40)

Karaçay-Malkar

Bal tuthan barmagın calar. (Bal tutan parmağını yalar)

Türkiye

Bal tutan parmağını yalar. (Saraçbaşı-Minnetoğlu 1982: 77)

Karaçay-Malkar

Baş carılsa börk içinde, kol sınsa ceng içinde.

(Baş yarılsa börk içinde, el kırılsa yen içinde)

Türkiye

Baş yarılır börk içinde, kol kırılır yen içinde. (Özdemir 1981: 42)

Karaçay-Malkar

Baş kalay barsa, ayak da alay baradı.

(Baş nasıl gitse, ayak da öyle gider)

Türkiye

Baş nereye giderse, ayak da oraya gider. (Özdemir 1981: 42)

Karaçay-Malkar

Baynı malı carlını avzun avrutur.

(Zenginin malı fakirin ağzını ağrıtır)

Türkiye

Zenginin malı züğürdün çenesini yorar. (Özdemir 1981: 87)

Karaçay-Malkar

Borçha içgenni başı eki kere avrur.(Borca içenin başı iki kere ağrır)

Türkiye

Borca içen iki kez sarhoş olur. (Özdemir 1981: 49)

Karaçay-Malkar

Boş cürügenden ese boşuna işle. (Boş yürümektense boşuna çalış)

Türkiye

Boş gezmekten bedava çalışmak yeğdir. (Özdemir 1981: 52)

Karaçay-Malkar

Börünü azıgı boranda. (Kurdun azığı fırtınada)

Türkiye

Kurt dumanlı havayı sever. (Özdemir 1981: 129)

Karaçay-Malkar

Börü da honşu koşuna çabmaydı. (Kurt bile komşu ağıla saldırmaz)

Türkiye

Kurt komşusunu yemez. (Özdemir 1981: 129)

Karaçay-Malkar

Buday cetse orak bagalı bolur. (Buğday yetişince orak kıymetli olur)

Türkiye

Buğday başak verince orak pahaya çıkar. (Özdemir 1981: 53)

Karaçay-Malkar

Bügüngü işni tamblaga kaldırma. (Bugünkü işi yarına bırakma)

Türkiye

Bugünün işini yarına bırakma. (Özdemir 1981: 53)

Karaçay-Malkar

Cel keltirgenni suv eltir. (Yelin getirdiğini su götürür)

Türkiye

Yel ile gelen sel ile gider. (Özdemir 1981: 156)

Karaçay-Malkar

Cılamagan caşha anası emçek salmaz.

(Ağlamayan çocuğa anası meme vermez)

Türkiye

Ağlamayan çocuğa meme vermezler. (Özdemir 1981: 14)

Karaçay-Malkar

Çakırılmagan cerge barma, çakırılgan cerden kalma.

(Çağırılmayan yere gitme, çağırılan yerden kalma)

Türkiye

Çağırılan yere erinme, çağırılmayan yere görünme. (Özdemir 1981: 58)

Karaçay-Malkar

Çakırılmagan konak törge atlamaz.

(Çağırılmayan misafir başköşeye geçmez)

Türkiye

Davetsiz gelen döşeksiz oturur. (Özdemir 1981: 64)

Karaçay-Malkar

Çıkmagan candan umut kurumaz.

(Çıkmayan candan umut kesilmez)

Türkiye

Çıkmadık canda umut vardır. (Özdemir 1981: 59)

Karaçay-Malkar

Eki harbız bir uvuçha sıyınmaz. (İki karpuz bir avuca sığmaz)

Türkiye

İki karpuz bir koltuğa sığmaz. (Özdemir 1981: 105)

Karaçay-Malkar

Ertde turgan col alır, ertde üylengen töl alır.

(Erken kalkan yol alır, erken evlenen döl alır)

Türkiye

Erken kalkan yol alır, erken evlenen döl alır. (Özdemir 1981: 80)

Karaçay-Malkar

Eki kama bir kınga sıyınmaz. (İki kama bir kına sığmaz)

Türkiye

İki kılıç bir kına girmez. (Aksoy 1996: 141)

Karaçay-Malkar

Eşekge altın cükleseng da eşekley kalır.

(Eşeğe altın yüklesen de eşek olarak kalır)

Türkiye

Eşeğe altın semer vursalar yine eşektir. (Özdemir 1981: 82)

Karaçay-Malkar

Eşekge mingen birinçi ayıb, andan cıgılgan ekinçi ayıb.

(Eşeğe binmek birinci ayıp, ondan düşmek ikinci ayıp)

Türkiye

Eşeğe binmek bir ayıp, düşmek iki ayıp. (Aksoy 1996: 115)

Karaçay-Malkar

Har gokka hansnı iyisi başha. (Her çiçeğin kokusu başkadır)

Türkiye

Her çiçeğin kokusu bir olmaz. (Saraçbaşı-Minnetoğlu 1982: 175)

Karaçay-Malkar

Kama cara bitelir, avuz cara bitelmez.

(Kama yarası kapanır, ağız yarası kapanmaz)

Türkiye

Bıçak yarası geçer, dil yarası geçmez. (Saraçbaşı-Minnetoğlu 1982: 84)

Karaçay-Malkar

Karga karganı közün almaz. (Karga karganın gözünü çıkarmaz)

Türkiye

Karga karganın gözünü oymaz. (Aksoy 1996: 152)

Karaçay-Malkar

Kazanda bolsa çolpuga çıgar. (Kazanda olsa kepçeye çıkar)

Türkiye

Çanağa ne doğrarsan kaşığına o çıkar. (Özdemir 1981: 58)

Karaçay-Malkar

Keleçige ölüm cok. (Elçiye ölüm yok)

Türkiye

Elçiye zeval olmaz. (Özdemir 1981: 77)

Karaçay-Malkar

Kızıng honşu üyde catmasın, caşıng bazar hant tatmasın.

(Kızın komşu evde yatmasın, oğlun pazar yiyeceği tatmasın)

Türkiye

Kızın varsa el yatağında yatmasın

Oğlun varsa el ekmeği tatmasın. (Aksoy 1996: 160)

Karaçay-Malkar

Kögetni igisin ayü aşar. (Meyvenin iyisini ayı yer)

Türkiye

Armudun iyisini ayı yer. (Özdemir 1981: 15)

Karaçay-Malkar

Közden ketgen kölden keter. (Gözden giden gönülden gider)

Türkiye

Gözden ırak olan gönülden de ırak olur. (Özdemir 1981: 91)

Karaçay-Malkar

Kuru tuluk süyelmez. (Boş tulum dik durmaz)

Türkiye

Boş çuval dik durmaz. (Özdemir 1981: 51)

Karaçay-Malkar

Külme kartha kelir başha. (Gülme yaşlıya gelir başa)

Türkiye

Gülme komşuna gelir başına. (Özdemir 1981: 92)

Karaçay-Malkar

Kündüz çırak candırgan keçe karangıda kalır.

(Gündüz mum yakan gece karanlıkta kalır)

Türkiye

Gündüzün mum yakan geceleyin bulamaz. (Özdemir 1981: 92)

Karaçay-Malkar

Mahtangan iynek çelegine boyar. (Öğünen inek kovasına pisler)

Türkiye

Öğünen inek evleğe pisler. (Aksoy 1996: 177)

Karaçay-Malkar

Mart ketmey dert ketmez. (Mart gitmeden dert gitmez)

Türkiye

Mart ayı dert ayı. (Özdemir 1981: 134)

Karaçay-Malkar

Mejgit ullu bolsa da afendi bilgenin aytır.

(Cami büyük olsa da imam bildiğini söyler)

Türkiye

Cami ne kadar büyük olsa imam bildiğini okur. (Saraçbaşı-Minnetoğlu 1982: 100)

Karaçay-Malkar

Ortak ögüzden buzov aşhı. (Ortak öküzden buzağı iyidir)

Türkiye

Ortaklık öküzden buzağı yeğdir. (Saraçbaşı-Minnetoğlu 1982: 228)

Ortak inekten başına buzağı iyidir. (Aksoy 1996: 176)

Karaçay-Malkar

Ot bolmagan cerden tütün çıkmaz.

(Ateş olmayan yerden duman çıkmaz)

Türkiye

Ateş olmayan yerden duman tütmez. (Saraçbaşı-Minnetoğlu 1982: 64)

Karaçay-Malkar

Ölgen eşek börüden korkmaz. (Ölmüş eşek kurttan korkmaz)

Türkiye

Ölmüş eşek kurttan korkmaz. (Özdemir 1981: 145)

Karaçay-Malkar

Ölgen ölse da kalgan kalır. (Ölen ölse de kalan kalır)

Türkiye

Ölenle ölünmez. (Özdemir 1981: 145)

Karaçay-Malkar

Sabiyni cumuşha iy, ızından kesing bar.

(Çocuğu işe gönder, peşinden kendin git)

Türkiye

Çocuğu işe sal, ardınca sen git. (Özdemir 1981: 60)

Karaçay-Malkar

Sen biy, men cüyüshan,kayda bizni eşekge kuvuşhan.

(Sen bey, ben prens, nerede bizim eşeğe kolan kayışı)

Türkiye

Sen ağa, ben ağa, bu ineği kim sağa. (Saraçbaşı-Minnetoğlu 1982: 244)

Karaçay-Malkar

Suv çelekni tübü suvda kalır. (Su kovasının dibi suda kalır)

Türkiye

Su testisi su yolunda kırılır. (Özdemir 1981: 162)

Karaçay-Malkar

Sütden avzu küygen suvnu ürüb urtlar.

(Sütten ağzı yanan suyu üfleyip içer)

Türkiye

Sütten ağzı yanan ayranı üfleyerek içer. (Özdemir 1981: 163)

Karaçay-Malkar

Tama tama köl bolur. (Damlaya damlaya göl olur)

Türkiye

Damlaya damlaya göl olur. (Özdemir 1981: 64)

Karaçay-Malkar

Tav ne miyik bolsa da avuş tabılır.

(Dağ ne kadar yüksek olsa da geçit bulunur)

Türkiye

Dağ ne kadar yüce olsa yol üstünden aşar. (Özdemir 1981: 63)

Karaçay-Malkar

Tav tavga tübemeydi, adam adamga tübeydi.

(Dağ dağa kavuşmaz, insan insana kavuşur)

Türkiye

Dağ dağa kavuşmaz, insan insana kavuşur. (Özdemir 1981: 63)

Karaçay-Malkar

Tavuk tüşü tarı bürtük. (Tavuğun düşü darı tanesi)

Türkiye

Aç tavuk düşünde darı görür. (Özdemir 1981: 11)

Karaçay-Malkar

Teli kolannı süyer. (Deli alacayı sever)

Türkiye

Deli alacayı sever. (Aksoy 1996:88)

Karaçay-Malkar

Teli şohungdan akıllı cavung aşhı.

(Deli dostundan akıllı düşmanın iyidir)

Türkiye

Deli dostun olacağına akıllı düşmanın olsun. (Özdemir 1981: 65)

Karaçay-Malkar

Temir suvugunçu cazıladı. (Demir soğuyuncaya kadar şekil verilir)

Türkiye

Demir tavında döğülür. (Özdemir 1981: 66)

Karaçay-Malkar

Tengizni malın tonguz aşar. (Denizin malını domuz yer)

Türkiye

Devlet malı deniz, yemeyen domuz.

(Saraçbaşı-Minnetoğlu 1982: 122)

Karaçay-Malkar

Terekni alması köb bolsa başın enişge tutar.

(Ağacın meyvesi çok olsa başını aşağı tutar)

 

Türkiye

Ağaç meyvesi olunca başını aşağı salar. (Özdemir 1981: 13)

Karaçay-Malkar

Teşikli taş cerde kalmaz. (Delikli taş yerde kalmaz)

Türkiye

Delikli taş yerde kalmaz. (Özdemir 1981: 65)

Karaçay-Malkar

Töngeregen taşha tük çıkmaz. (Yuvarlanan taşta yosun çıkmaz)

Türkiye

Yuvarlanan taş yosun tutmaz. (Özdemir 1981: 185)

Karaçay-Malkar

Ullu söleşme da ullu kab. (Büyük konuşma büyük ye)

Türkiye

Büyük lokma ye, büyük söyleme. (Özdemir 1981: 54)

Yüksek Kafkas dağları ile çevrili, zor tabiat şartlarına sahip bir ortamda, hayvancılığa dayalı bir ekonomiye sahip olan Karaçay-Malkarlıların sosyo-kültürel yapıları da bu çevre içinde şekillenmiş ve gelişmiştir. Bu hayat tarzının izlerini atasözlerinde görmek mümkündür. Tabiatla, dağlarla, çeşitli yabani ve evcil hayvanlarla ilgili atasözlerinin çokluğu bu gerçeğe işaret etmektedir. Kahramanlık, yiğitlik, mertlik, tok gözlülük ile ilgili atasözleri de Karaçay-Malkar halkının karakteri ve dünya görüşü ile yakından ilgilidir.

Tubanlı Köl ve Çotça Tav / Gonaçhir Vadisi – Karaçay


KARAÇAY-MALKAR ATASÖZLERİ

Abadanı ne etse, gitçesi da anı eter.

Büyüğü ne yapsa, küçüğü de onu yapar.

Acal cetginçi ölüm coḳ.

Ecel gelinceye kadar ölüm yok.

Acal cetse, bolcal coḳ.

Ecel gelse, vade yok.

Acal sorub kelmez, kelse ḳaytıb ketmez.

Ecel sorup gelmez, gelse dönüp gitmez.

Acallıġa oḳsuz şkok atılır.

Eceli gelene kurşunsuz tüfek patlar.

Acalsız ölüm bolmaz.

Ecelsiz ölüm olmaz.

Acaşhan tögerek aylanır.

Yolunu şaşıran dört döner.

Acaşhannı ızındaġı köredi, cangılġannı canındaġı biledi.

Yolunu şaşıranı peşindeki görür, yanılanı yanındaki bilir.

Acaşsang köb bla acaş.

Şaşırsan da çok kimse ile birlikte şaşır. (Yolunu kaybet)

Acaşsang uzaḳġa – tüşerse tuzaḳġa.

Yolunu şaşırırsan uzakta – düşersin tuzağa.

Acir bla talaşhan alaşanı 2 sırtı cavur bolur.

Aygırla dalaşan alaşanın sırtı yara olur.

Aç aşar, açuvlu canşar.

Aç yer, kızgın gevezelik eder.

Aç aşnı ayırmaz.

Aç yemek ayırmaz.

Aç da bol, toḳ da bol, namısınga bek bol.

Aç da olsan, tok da olsan, şerefine sahip ol.

Aç esner, toḳ kekirir.

Aç esner, tok geğirir.

Aç it cortuvuḳ bolur.

Aç köpek koşucu olur.

Aç it çulġanıb catar.

Aç köpek kıvrılıp yatar.

Aç ḳarnım, tınç ḳulaġım.

Aç karnım, rahat kulağım.

Aç kişdikden çıçhan ḳutulmaz.

Aç kediden fare kurtulamaz.

Aç ḳonaḳnı haparla bla sıylama.

Aç misafiri havadislerle ağırlama.

Aç otunçunu açuvu burnundadı.

Aç oduncunun öfkesi burnundedır.

Aç toymam deydi, toyġan aç bolmam deydi.

Aç doymam diyor, doyan acıkmam diyor.

Aç uyat ḳoymaz.

Açlık utanma bırakmaz.

Açdan ölgen – söleşe ölür.

Açlıktan ölen – konuşarak ölür.

Açha açhanı tartadı.

Para parayı çeker.

Açha ming palahnı başın cabadı.

Para bin belanın başını örter.

Açhanı süygen tengsiz ḳalır.

Parayı seven arkadaşsız kalır.

Açhasız bazarġa barġandan ese, kebinsiz körge bar.

Parasız pazara gitmektense, kefensiz mezara git.

Açı ḳızıl terk ongar.

Parlak kırmızı çabuk solar.

Açıġan süt ayran bolmaz.

Ekşimiş süt yoğurt olmaz.

Açlıḳda tarı gırcın da halıvadan tatlı.

Açlıkta darı ekmeği de helvadan tatlıdır.

Açnı amanı bolmaz, toḳnu imanı bolmaz.

Açın kötüsü olmaz, tokun imanı olmaz.

Açuv aldan kelir, aḳıl artdan kelir.

Öfke önden gelir, akıl arkadan gelir.

Açuv – bıçaḳ, aḳıl – sab.

Öfke – bıçak, akıl – sap.

Açuv bolġan cerde aḳıl turmaz.

Öfkenin olduğu yerde akıl durmaz.

Açuv cılavġa, ḳuvanç tebserge üretir.

Öfke ağlamayı, sevinç dans etmeyi öğretir.

Açuv ne ullu bolsa da tavnu buzmaz.

Öfke / hiddet ne kadar büyük olsa da dağı yıkamaz.

Açuv sorub kelmeydi.

Öfke sorup gelmez.

Açuvlanıb örge turġan, zaran alıb olturur.

Öfkeyle kalkan, zararla oturur.

Açuvlu başda aḳıl coḳ.

Kızgın başta akıl yoktur.

Açuvnu eşigi kengdi.

Öfkenin kapısı geniştir.

Adam artıngdan kelse börküngü al.

Arkandan adam gelse kalpağını eline al.

Adam betsiz bolsa, tersligin birevge atar.

İnsan şerefsiz olsa, suçunu başkasına atar.

Adam bolluḳ – atlamından belgili

Adam olacak – adımından bellidir.

Adam bolluḳ ceti cılda baş bolur,

Bolmazlıḳ a ḳırḳ cılında caş bolur.

Adam olacak yedi yaşında lider olur,

Olmayacak ise kırk yaşında delikanlı olur.

Adam bolmaġan cerde tonguz törge öter.

Adam olmayan yerde domuz başköşeye geçer.

Adam caşavdan toymaz.

İnsan hayata doymaz.

Adam igi cuvuḳnu satıb alır.

İnsan iyi akrabayı satın alır.

Adam ḳarġasa bir palah, el ḳarġasa ming palah.

Adam beddua etse bir bela, halk beddua etse bin bela.

Adam ḳatında adam ölmez.

İnsan yanında insan ölmez.

Adam kesi ne zatha usta bolsa anı üsünden söleşir.

İnsan hangi konuda usta ise onun hakkında konuşur.

Adam ḳıynalmay zavuḳ körmez.

İnsan zorluk çekmeden refah görmez.

Adam köb avruġanlıḳġa ölmez.

Adam çok hasta olmakla ölmez.

Adam körürün körmey, körüne girmez.

İnsan göreceğini görmeden, mezarına girmez.

Adam sözünden belgili.

Adam sözünden bellidir.

Adam tabmaġan keli başı bla kengeşir.

Adam bulamayan havan tokmağına danışır.

Adam tuvġan cerine, it toyġan cerine.

İnsan doğduğu yere (vatanına), köpek doyduğu yere.

Adam tükürgenin ızına cutmaz.

İnsan tükürdüğünü geriye yutmaz.

Adamdan ḳalġan süyekni it aşar, itden ḳalġan süyekni kim aşar?

Adamdan kalan kemiği köpek yer, köpekten kalan kemiği kim yer?

Adamlıḳ işi bla bilinir.

Adamlık işiyle bilinir.

Adamnı adamlıġı aşda oġay, işde bilinedi.

Adamın adamlığı aşta değil, işte bilinir.

Adamnı adamlıġı nögerinden tanılır.

Adamın adamlığı arkadaşından belli olur.

Adamnı adamlıġı ölmey bla ketmey bilinmez.

Adamın adamlığı ölmeden ve gitmeden bilinmez.

Adamnı adamlıġın ḳıyınlıḳ cetgen kün bilirse.

İnsanın insanlığını sıkıntılı günde anlarsın.

Adamnı amanı adamnı beti bla oynar.

Adamın kötüsü insanın şerefiyle oynar.

Adamnı amanı otunga barsa, otunnu amanı üyge kelir.

Adamın kötüsü odun kesmeye gitse, odunun kötüsü eve gelir.

Adamnı canı topraḳ, terekni canı çapraḳ.

İnsanın canı toprak, ağacın canı yaprak.

Adamnı igi küyövü “biyi” kibikdi.

İnsanın iyi damadı “beyi/prensi” gibidir.

Adamnı igisi comaḳda bolur.

Adamın iyisi masalda olur.

Adamnı igisi itni da başın sılar.

Adamın iyisi köpeğin de başını okşar.

Adamnı ḳatını carlı da eter bay da eter.

İnsanı karısı fakir de eder zengin de eder.

Adamnı kesi cetmegen cerge sözü ceter.

Adamın kendi ulaşamadığı yere sözü ulaşır.

Adamnı ḳılıġı işde belgili boladı.

İnsanın karakteri işte belli olur.

Adamnı ḳıyınlıḳ bla zavuḳluḳda coḳla.

İnsanı sıkıntı ile ferahlıkta yokla.

Adamnı osalı ḳış künge ḳuvanır.

İnsanın kötüsü kış gününe sevinir.

Adamnı sıyın halk költürür.

İnsanın şerefini halk yükseltir.

Adamnı taşada sökme, tuvrada mahtama.

Adamı gizlice çekiştirme, açıkça övme.

Aġaç çirise özeginden çiriydi.

Ağaç çürüse içinden çürür.

Aġaç kesseng, uzun kes, temir kesseng, ḳısha kes,

Cona barsang, ḳısharır, tüye barsang, sozulur.

Ağaç kessen, uzun kes, demir kessen, kısa kes,

Yontsan, kısalır, dövsen, uzar.

Aġaç usta üysüz ḳalır.

Ağaç ustası / marangoz evsiz kalır.

Aġaçnı başın kesseng, tübü ḳalır,

Ekevden biri ölse, biri ḳalır,

Cangız ölse va kimi ḳalır?

Ağacın başını kessen, dibi kalır,

İki kişiden biri ölse, biri kalır,

Yalnız adam ölse, kimi kalır?

Aġaçnı ḳıngırı mekâmġa caramaz.

Ağacın eğrisi ev yapmaya yaramaz.

Aġaçnı ḳıyınlısı tirmenge ḳaḳġıç bolur.

Ağacın zavallısı değirmene kakgıç3 olur.

Aġaçnı uzunu arḳav bolur, adamnı uzunu calḳav bolur.

Ağacın uzunu payanda olur, adamın uzunu tembel olur.

Aġaşçını üyü otunsuz ḳalır.

Oduncunun evi odunsuz kalır.

Ah- degenlikge dükküç artıḳ carılmaz.

Hah- demekle kütük fazladan yarılmaz.

Ah- demegen, oh- demez.

Hah- demeyen, oh- demez.

Ahırat candetden duniya davlet aşhı.

Ahiret cennetinden dünya saadeti iyidir.

Ahıratnı kişi körüb ḳaytmaġandı.

Ahireti kimse görüp dönmemiştir.

Ahmat Ḳayada bal bardı, andan manga ne bardı.

Ahmat Kayası’nda bal var, ondan bana ne fayda var.

Ajımlı ölgen eki ölür.

İhmalden ölen iki kere ölür.

Aḳġan suvnu bereketi coḳ.

Akan suyun bereketi olmaz.

Aḳıl başha – oḳuv başha.

Akıl başkadır – okumak / eğitim başkadır.

Aḳıl bazarda satılmaydı.

Akıl pazarda satılmaz.

Aḳıl bla adeb – egiz.

Akıl ile terbiye – ikiz.

Aḳıl – ḳoban, saġış – tengiz.

Akıl – ırmak, düşünce – deniz.

Aḳıl neden da küçlü.

Akıl her şeyden güçlüdür.

Aḳıl oysundurur, küç boysundurur.

Akıl düşündürür, güç itaat ettirir.

Aḳıl sözge baġa coḳ.

Akıllı söze paha biçilmez.

Aḳıl sözge tıngıla, adam söznü angıla.

Akıllı sözü dinle, adam sözünü anla.

Aḳıl tengizden teren, bilim tavdan miyik.

Akıl denizden derin, bilim dağdan yüksek.

Aḳılġa köz tiymez.

Akla nazar değmez.

Aḳılı aznı azabı köb.

Aklı az olanın eziyeti çoktur.

Aḳılı bar işine ışanır, aḳılı coḳ aḳılına ışanır.

Aklı olan işine güvenir, aklı olmayan aklına güvenir.

Aḳılı barnı angı bar.

Aklı olanın idrak gücü var.

Aḳılı bolmaġanga saḳalı boluşmaz.

Aklı olmayana sakalı yardım etmez.

Aḳılı cartıdan sanı cartı aşhı.

Aklı yarımdan vücudu yarım iyidir.

Aḳılı köbnü – cuvuġu köb.

Aklı çok olanın akrabası çok olur.

Aḳıllı angılar, aḳılsız tıngılar.

Akıllı anlar, akılsız dinler.

Aḳıllı angılar, teli tıngılar.

Akıllı anlar, deli dinler.

Aḳıllı atın mahtar, teli ḳatının mahtar.

Akıllı atını över, deli karısını över.

Aḳıllı aytır edi, aḳılsız ḳoymaydı.

Akıllı söylerdi, akılsız bırakmıyor.

Aḳıllı başha doġur çıḳmaz.

Akıllı başta şiş / ur çıkmaz.

Aḳıllı erkişi atın mahtar, aḳılsız erkişi ḳatının mahtar.

Akıllı erkek atını över, akılsız erkek karısını över.

Aḳıllı işin tındırır, teli ayaġın sındırır.

Akıllı işini halleder, deli ayağını kırar.

Aḳıllı kengeşir, aḳılsız öçeşir.

Akıllı danışır, akılsız iddialaşır.

Aḳıllı kesini cangılıçın kesi eskerir.

Akıllı kendi hatasını kendi farkeder.

Aḳıllı saġış etginçi, teli işin bitdirir.

Akıllı düşününceye kadar, deli işini bitirir.

Aḳıllıdan – teli zavuḳ.

Akıllıdan deli mutludur.

Aḳıllıġa bir ayt, telige ming ayt.

Akıllıya bir söyle, deliye bin söyle.

Aḳıllını allı bla oz, aḳılsıznı artı bla oz.

Akıllının önünden geç, akılsızın arkasından geç.

Aḳıllını allında cürü, aḳılsıznı artında cürü.

Akıllının önünde yürü, akılsızın arkasında yürü.

Aḳıllını cangılġanı telini ozar.

Akıllının yanılması deliyi geçer.

Aḳılnı aḳılsızdan üren.

Aklı akılsızdan öğren.

Aḳılnı ölçelegen ḳıyındı.

Aklı ölçmek zordur.

Aḳılsızda eseb coḳ, asılsızda adeb coḳ.

Akılsızda hesap yok, soysuzda edep yok.

Aḳırın barġan arımaz.

Yavaş giden yorulmaz.

Aḳırın suv köpür buzar.

Yavaş akan su köprüyü bozar.

Aḳırınnı aşıḳġan cetmez.

Yavaşa acele eden yetişemez.

Aḳırınnı cengil cetmez.

Yavaşa hızlı yetişemez.

Aḳırtın bashan tab basar.

Yavaş basan iyi basar.

Aḳırtınnı cengil cetmez.

Yavaşa hızlı yetişemez.

Aḳmaḳ tuvġan cerin unutur.

Ahmak doğduğu yeri unutur.

Ala – bere bilmegen, berse közüne cuḳu kirmegen.

Almayı vermeyi bilmeyen, verse gözüne uyku girmeyen.

Alġa çıḳġan ḳulaḳnı artda çıḳġan müyüz ozar.

Önce çıkan kulağı sonra çıkan boynuz geçer.

Alġa da barma artha da ḳalma.

Öne de gitme, geriye de kalma.

Alġa ölgenni alġa basdır.

Önce öleni önce göm.

Alġın saġış et da, aytırıngı alay ayt.

Önce düşün de, söyleyeceğini öyle söyle.

Alġış azıḳ bolmaz.

Dua azık olmaz.

Alıngan allıngdan çıġar.

Deliren önünden çıkar.

Alıngan elden ḳorkmaz.

Deliren köyden korkmaz.

Alırın bilgen beririn da bilir.

Alacağını bilen vereceğini de bilir.

Alıvçu köb bolsa, mal iyesine ḳalır.

Alıcı çok olsa, mal sahibine kalır.

Alimden hat ḳalır, temirden tot ḳalır.

Alimden yazı kalır, demirden pas kalır.

Allımı ot ḳuvura, artımı cel suvura.

Önümü ateş yakıyor, arkamı rüzgar savurtuyor.

Allıng ḳurmaç ḳuvura, artıng ındır suvura.

1KUDAŞEV, V.N. (1991), “İstoriçeskie Svedeniya o Kabardinskom Narode”.-Nalçik: Elbrus. sayfa:155
2Alaşa: İğdiş edilmiş erkek at.
3ḳaḳġıç: değirmen taşı döndükçe, taşa tahılın dökülmesini sağlayan tahta parçası.