Kızıl Odanın Rüyası III. Cilt

Tekst
Loe katkendit
Märgi loetuks
Kuidas lugeda raamatut pärast ostmist
  • Lugemine ainult LitRes “Loe!”
Šrift:Väiksem АаSuurem Aa

“Boş ver.” dedi Baoyu. “Onu da ben üstlenirim. Kızları korkutmak için annemin dolabından gizlice aldığımı söylerim. Böylece her iki mesele de halledilmiş olur.”

“Başka birisinin şerefini temizlemenin erdemli bir davranış olduğuna hiç şüphe yok.” dedi Xiren. “Ama hanımefendi bunu duyunca hiç memnun olmayacak. Yine eski çocuksu davranışlarına geri döndüğünü söyleyecek.”

“Bu önemli bir şey değil.” dedi Pinger. “Aslında ben Odalık Zhao’nun dairesinde çalıntı şişeyi kolayca bulurum. Tereddüt etmemin sebebi, bunu yaparsam duygularına çok önem verdiğim başka birisinin gururu kırılır. Çok üzülür. ‘Fareye vurmak için yeşim vazoyu kırmak’ istemem.” Bunları söylerken parmaklarıyla üç işareti yaptı, yani Tanchun’ü kastediyordu. Xiren ve diğerleri başlarını sallayarak onayladılar.

“Doğru. Baoyu’nün suçu üstlenmesi daha iyi olabilir.”

“Evet.” dedi Pinger. “Aynı zamanda Caixia ve Yuchuan’i de buraya çağırıp bu kararımızı söyleyelim. Kimse bu işten sıyrıldığını sanmasın. Hiçbir şey yapmazsak, bir sebebi olduğunu değil de gerçekleri görecek kadar akıllı olmadığımızı düşünür ve yüzsüzce çalmaya devam eder.”

Böyle karar verildikten sonra Pinger birini gönderip onları çağırttı.

“İkinizin artık bu konuda endişelenmesine gerek kalmadı.” dedi geldiklerinde. “Hırsızı bulduklarını düşünüyorlar.”

“Nerede?” diye sordu Yuchuan.

“Şu anda Bayan Lian’in odasında sorguya çekiliyor. Hepsini kendisinin aldığını kabul etti ama ben onun çalmadığını ve korkudan öyle söylediğini biliyorum. Efendi Bao masum insanların suçlanmasına dayanamadığı için suçu üstüne almak istiyor. Aslında ben gerçek hırsızın adını verebilirdim ama bazı sıkıntılar var. Bir tanesi, asıl hırsız benim çok yakın bir arkadaşım. İkincisi, çalıntı malların verildiği kişi hiç umurumda olmasa da her şey açığa çıkarsa çok üzülecek, iyi yürekli birisinin yakını. Hepimizin bu sıkıntıdan kurtulması için Efendi Bao’nın suçu üstlenmesini istemek zorundayım. Ama bunu yapmadan önce bir meseleyi açıklığa kavuşturmak istiyorum. Bize bir iyilik yapmasını rica ettiğimde, bundan sonra herkesin biraz daha dikkatli olacağından emin olabilir miyim? Çünkü eğer olmazsanız, masum bir insanın cezalandırıldığını seyretmektense Bayan Lian’e bildiklerimi anlatırım.”

Pinger konuşurken Caixia’nın yüzüne kırmızılık yayıldı. Üstünlük sağlama konusundaki doğal eğilimi birden onu konuşmaya zorladı.

“Merak etme, Pinger. Masum birisinin cezalandırılmasına da sözünü ettiğin diğer kişinin üzülmesine de hiç gerek yok. Onları ben çaldım. Bayan Zhao bana baskı yapıp duruyordu. Huan’a vermek için çaldım. Hanımefendi burada olduğu zaman da sürekli Huan için çalardım, o da arkadaşlarına veriyordu. Bir şeylerin ortadan kaybolduğunu anladıkları zaman çıkacak velvelenin bir iki gün içinde yatışacağını sanmıştım. Masum birisinin cezalandırılmasına dayanamam. Bayan Lian’e beni götür, her şeyi itiraf edeyim.”

Onun bu cesareti herkesi şaşırttı.

“Sen iyi birisi, Caixia; her zaman öyle olduğunu biliyordum.” dedi Baoyu hayranlıkla. “Ama gerçekten ona bunu söylemene gerek yok. Benim tek yapacağım şey, onları sizi korkutarak eğlenmek için çaldığımı ve velvele kopunca da itiraf etmek zorunda kaldığımı söylemek. Sadece bir şey var. Hepimizin iyiliği için bundan sonra herhangi bir sorun çıkarmamanızı istiyorum.”

“Ben yaptım, bedelini ödemek bana düşer.” dedi Caixia.

Pinger ve Xiren itiraz ettiler.

“Olaya böyle bakamayız. Eğer itiraf edersen, Odalık Zhao’dan da söz etmen gerekir, o zaman yine Bayan Tan duyarsa çok üzülür. Sorumluluğu Efendi Bao’nın alması daha iyi olur, böylece herkes temize çıkar. Bizden başka hiç kimse gerçeği bilmediğinden bunu yapması çok kolay. Ama Efendi Bao bundan sonra çok dikkatli olmanızı istiyor. Eğer herhangi bir şey almanız gerekirse, hanımefendi gelene kadar bekleyin. O döndüğünde isterseniz bütün odayı verin, o zaman biz işin içine karışmamış oluruz.”

Caixia başını önüne eğip biraz düşündü, sonunda kabul etti. Her şey olması gerektiği gibi ayarlanınca, Pinger Fangguan’ı ve Wang Hanım’ın dairesinin iki hizmetçisini alıp nöbetçi odasına gitti; Fivey’yi de oraya çağırtıp, kurt mantarı tozunu ve gül özünü kendisine Fangguan’ın verdiğini söylemesini tembihledi. Fivey çok memnun oldu. Sonra Pinger, Fivey’yi Wang Xifeng’ın dairesine götürdü. Lin Zhixiao’nın karısı ve yardımcıları bir süredir Fivey’nin annesini gözetimleri altında tutarak orada bekliyorlardı.

“İlk iş onu buraya getirdim.” dedi Lin Zhixiao’nın karısı, esirini kastederek. “Yemek hazırlayacak kimse kalmayınca, onun yerine geçici olarak Qin Xian’ın karısını getirdim; böylece küçük hanımların yemeği zamanında hazır olacak.”

“Qin Xian’ın karısı kim?” diye sordu Pinger. “Onu tanımıyorum galiba.”

“Bahçe’nin güney tarafında gece nöbeti tutuyor. Gündüzleri bir şey yapmıyor. Muhtemelen bu yüzden tanımıyorsun. Elmacık kemikleri çıkık, kocaman gözleri var. Temiz, hareketli bir kadın.”

“Tabii ki tanıyorsun, Pinger.” dedi Yuchuan. “Nasıl unutursun? Bayan Ying’in hizmetçisi Siqi’nin yengesi. Siqi’nin babası Büyük Beyefendi She için çalışıyor ama amcası ve yengesi bizim bu taraftalar.”

Pinger hatırlayıp güldü.

“Ah, demek onu seçtin? Bana öyle deseydin kim olduğunu hemen anlardım.” Sonra yine güldü. “Çok aceleci davranmışsın. Şimdi her şey halledildi. Sular çekildi, kayalar göründü. Artık gerçek hırsızı, Wang Hanım’ın dolabından malzemeleri çalanın kim olduğunu biliyoruz. Baoyu’ymüş. Birkaç gün önce Wang Hanım’ın dairesine gitmiş; Yuchuan ve Caixia’dan bir şeyler istemiş. Aptal kızlar onu kandırmak için hanımefendi evde yokken hiçbir şey veremeyeceklerini söylemişler. O da kızlar yokken gizlice içeri girip istediklerini almış. Bu ikisi malzemelerin eksildiğini görünce korkmuşlar. Baoyu başka birisinin hırsızlıkla suçlandığını duyunca bana her şeyi anlattı. Hatta göstermek için getirdi. Aynen kızların kaybolduğunu söyledikleri şeylerdi. Kurt mantarı tozunu dışarıdan almış. Sadece Bahçe’dekilere değil, herkese dağıtmış. Dadılardan bazıları dışarıdaki akrabalarına vermek için ondan biraz istemişler ve hediye olarak diğerlerine vermişler. Xiren kendisininkinin birazını Fangguan’a vermiş; yani elden ele dolaşmış. Onun için herkeste var. Görüşme odasına Wang Hanım için bırakılan iki sepete dokunulmamış. Üzerlerindeki mühür olduğu gibi duruyor. Bu durumda ceza verilmesi için hiçbir neden yok. Biraz daha burada beklerseniz, Bayan Lian’e her şeyi anlatacağım ve ne diyecek göreceğiz.”

Sonra Pinger yatak odasına girdi ve az önce söylediklerini harfiyen Xifeng’a tekrarladı.

“Hepsi iyi de hepimiz Baoyu’yü çok iyi tanıyoruz, herkesin kabahatini örtbas eder.” dedi Xifeng. “Birisi bir şanssızlık hikâyesiyle ona gitmeyegörsün -hele araya bir de yalakalık karıştırırsa- her şeyi yapmaya hazırdır. Şimdi ona inanırsak, ileride daha ciddi meseleler çıktığında nasıl baş ederiz? Bence bu konunun daha dikkatle incelenmesi gerekiyor. Wang Hanım’ın dairesindeki kızların hepsini toplayalım. İşkence edelim demiyorum ama güneşin altında kırık porselen parçaları üzerine diz çöktürüp aç ve susuz bırakalım. Bir günde itiraf etmezlerse, sonraki günlerde de devam ederiz. Demirden bile olsalar önünde sonunda pes ederler.

“Liu’nun karısına gelince, ne derler bilirsin. Eğer bir yumurtanın etrafında sinekler toplanmışsa, yumurta çatlak demektir. Şimdi bir şey çalmamış olabilir ama bunca insan ondan şikâyet ettiğine göre pek de hırlı biri değil. Onu sopayla cezalandırmasak da kovmalıyız. İmparator’un mahkemesinde bile insanlar ‘yardım ve yataklık suçu’ndan ceza alıyorlar. Şüphe üzerine onu kovarsak sesini çıkaramaz.”

“Evet ama neden uğraşalım ki?” dedi Pinger. “ ‘Merhamet göstermek mümkünse gösterilmelidir.’ derler. Bir kere olsun merhametli olduğunu göstermek için bundan daha iyi fırsat olur mu? Bu insanlar yüzünden başına açtığın dertleri düşünsene, senin ev halkından bile değiller. Sen Xing Hanım’ın evine aitsin. Günün sonunda nereye varacaksın? Bir sürü pişmanlık duyacak, pis ve kinci insanları da kendine düşman edeceksin. Senin gibi narin bünyeye sahip olan birisi düşmanları kaldıramaz. Yıllar sonra hamile kaldın, oğlan doğuracakken, altı yedi ay karnında taşıyıp kaybettin. Bu tür şeylere çok üzüldüğün için bunun başına gelmeyeceğini nereden biliyoruz? Bence hemen bazı şeyleri boş vermeye başlamalısın. Biraz daha sık göz yum. ‘Göz görmeyince gönül katlanır!’ ”

Pinger’nın bu küçük vaazı Xifeng’ı neşelendirdi.

“Pekâlâ.” dedi gülerek. “Ne istersen onu yap. Hazır kendimi biraz daha iyi hissediyorken, sinirlerimi bozmayayım.”

“İşte şimdi mantıklı konuştun.” dedi Pinger sevinçle. Yatak odasından çıkıp, bu meseleyi planladığı şekilde halletmeye gitti.

Ama devamı gelecek bölümde.

62. BÖLÜM

Çakırkeyif Xiangyun şakayık yapraklarından yastığında uyur.

Aptal Xiangling narçiçeği eteğini çıkarır.


Bildiğimiz gibi, dışarı çıkan Pinger, Lin Zhixiao’nın karısına, “Büyük skandalları hafifletmek, küçükleri de sıfırlamak gerçekten güçlü ailelerin bir göstergesidir.” dedi. “Böyle önemsiz bir mesele için velvele koparmak büyük bir saçmalık olurdu. İkisini de mutfağa geri götürebilirsin. Anne işine devam edecek. Qin Xian’ın karısı nereden geldiyse oraya dönsün. Bir daha bu konudan hiç söz edilmeyecek. Bahçe’nin günlük denetiminde bir gevşeme olmasın. Bu çok önemli!”

Dönüp giderken Aşçı Liu ve kızı hemen atılıp önünde secde ettiler. Sonra Lin Zhixiao’nın karısı onları Bahçe’ye doğru yöneltti; ardından Li Wan ve Tanchun’e verilen kararı anlattı. İkisi de meselenin daha büyümeden halledildiğine memnun oldu.

Siqi ve grubunun kazandığı zafer öylece boş çıkmış oldu. Siqi’nin yengesinin uzun ve sabırlı planlamasının sonucu olarak mutfağa getirip yerleştirdiği Qin Xian’ın karısı da yeni pozisyonda kısacık bir mutluluk yaşadı. Büyük bir telaş içinde başlattığı mutfağın kap kacak ve depo denetimi sonucunda, çeşitli eksikler olduğunu belirledi ya da öyle olduğunu iddia etti. En kaliteli pirincin yüz yirmi kilosunun eksik olduğunu söyledi; genel amaçla kullanılan sıradan pirincin bir aylık stoğu şimdiden kullanılmıştı; kömürün miktarı da olması gerektiği kadar değildi. Bunlarla uğraşırken, bir yandan da tesadüfe bakın ki içinde bir küfe kömür ve bir araba dolusu kaliteli pirincin de olduğu çeşitli “hediyeler”i Lin Zhixiao’ya göndermek üzere gizlice hazırlıyordu. Muhasebe Dairesi’ndeki memurlar için de hediyeler vardı. Ayrıca birkaç çeşit yemek hazırlayıp yeni çalışma arkadaşlarını davet etti.

 

“Bu işi aldığıma göre, işleri idare edebilmek için tamamen sizin desteğinize güveniyorum.” dedi onlara. “En ufak bir şey gözümden kaçarsa, bana yardımcı olmanızı bekliyorum.”

Bu uğraşların tam orta yerinde yeni emirler geldi.

“Öğle yemeği servisi yapılır yapılmaz, buradan gidiyorsun. Liu temize çıktı. Onu görevine geri getirdiler.”

Bu haberle yıldırım çarpmışa dönen ve yıkılan zavallı kadın hemen eşyalarını toplamaya başladı ve derhâl mutfaktan ayrıldı. Şimdi boşu boşuna dağıttığı anlaşılan hediyelerini de kendi cebinden ödemek zorunda kaldı, karşılamak için bazı şeylerini satması gerekti. Afallayan Siqi bile bütün öfkesine rağmen hiçbir şey yapamadı.

Yuchuan’in kayıp malzemeler için yaygara kopardığı andan itibaren, birçoğunu Caixia’nın çalıp gizlice kendisine verdiği Odalık Zhao yakalanma korkusu yaşamıştı. Her gün soruşturmanın nasıl ilerlediği konusunda el altından araştırma yapıyor, ecel terleri döküyordu. Caixia birden gelip, suçu Baoyu’nün üstlendiğini ve artık korkulacak bir şey kalmadığını söylediğinde, hâliyle rahat bir nefes almıştı. Ama Jia Huan için durum farklıydı. O hemen şüpheye kapıldı ve Caixia’nın ne uğraşlarla getirdiği malzemeleri çıkarıp suratına fırlattı.

“Seni ikiyüzlü yaratık!” diye bağırdı. “Bu süprüntülerini istemiyorum! Baoyu ile aran iyi olmasa, senin suçunu üstlenmezdi. Eğer bunları almayı aklına koyduysan, hiç kimseye bahsetmemen gerekirdi. Madem ona söyledin, hiçbirini istemiyorum. Bana ihanetini hatırlatıyorlar.”

Caixia en büyük yeminleri ederek kendisine sadık olduğunu, Baoyu’yle dostluğunun olmadığını söyleyip gözyaşı döktü ama Jia Huan ona inanmamakta kararlıydı.

“Eğer geçmişte arkadaş olmasaydık, Xifeng yengeye malzemeleri senin çalıp bana getirdiğini ama benim kabul etmediğimi söylerdim. Şimdi bunu düşün de bu işten sıyrıldığın için şükret!”

Bunları söyledikten sonra hışımla odadan çıktı. Çok öfkelenen annesi arkasından bağırdı.

“Seni nankör serseri! Ne demek istiyorsun?”

Caixia yüreği parçalanırcasına ağlıyordu.

“Zavallı çocuk!” dedi Odalık Zhao, onu yatıştırmaya çalışarak. “O senin değerini takdir edemiyor ama ben ne kadar sadık olduğunu biliyorum. Şimdi bunları bir yere kaldırayım, bir iki gün içinde aklı başına gelir, daha mantıklı düşünmeye başlar.”

Tam öteberiyi kaldırırken Caixia ona engel oldu; öfkeyle hepsini bir bohçaya doldurup, kimseye görünmeden Bahçe’ye giderek göle boşalttı. Bazıları doğrudan dibe çöktü, bazıları da suyun yüzeyinde kaldı. Yatmaya gittiğinde hâlâ çok sinirliydi, bütün gece yorganın altında ağladı.

***

Yine Baoyu’nün yaş günü geldi ve Baoqin’in de aynı gün doğduğu ortaya çıktı. Wang Hanım konakta olmadığından, önceki yıllarda olduğu kadar hareketli bir kutlama olmadı. Âdet olduğu üzere Taocu Başrahip Zhang dört hediyesiyle beraber, önceki yıl taktığını değiştirsin diye, üzerinde adının yazılı olduğu yeni bir nazarlık gönderdi. Çeşitli manastır ve tapınaklardaki keşişler ve rahibeler, adak olarak sunulacak yiyeceklerle birlikte, din insanlarının bu gibi durumlarda vermeyi âdet edindikleri Uzun Ömür simgeleri, adak kâğıtları, Baoyu’nün kendi yıldızının adının yazıldığı tılsımlar ve o yılın yıldızının adının yazıldığı, her yıl yenilenen madalyonlar ve Baoyu’yü yıl boyunca koruması için tılsımlar getirdiler. Ailenin himayesindeki, kadın erkek kör hikâyeciler tebrik için geldiler.

Delikanlının dayısı Wang Ziteng her zamanki gibi kıyafet takımları, iki çift ayakkabı, çoraplarla beraber şeftali şeklinde yüz tane yaş günü keki, Saray’da kullanılan ve “sırma” denilen erişteden yüz torba gönderdi. Xue teyzeden de dayısıyla aynı hediyeler geldi ama miktarları gerektiği şekilde azaltılmıştı. Ailenin büyükleri tarafından gönderilen diğer hediyeler de You Shi’den bir çift ayakkabı ile çorap, Xifeng’dan üzerinde minik bir altın Uzun Ömür simgesi olan, yoğun işlemeli bir kese ve İran işi bir kap vardı. Önceki yıllarda olduğu gibi, çeşitli tapınakların keşişlerine Baoyu adına sadaka dağıtıldı.

Tabii Baoqin için de hediyeler geldi ama onları burada saymak zahmetli olur. Kızlar da Baoyu’ye resmî olmayan ve değerinden ziyade günün önemini vurgulamak için seçilen hediyeler gönderdiler: Birinden bir yelpaze, başka birinden bir kaligrafi örneği, bir resim ya da şiir.

Yaş günü sabahı Baoyu şafakta kalktı, tuvaletini tamamladıktan sonra resmî kıyafetini giydi ve konağın ön avlusuna çıktı. Li Gui ve diğer üç uşağı, yere göğe adak sunmak için hazırladıkları bir buhurdan, mumlar ve yiyeceklerle bir masanın başında onu bekliyorlardı. Baoyu birkaç tütsü çubuğunu yaktı; yerlere kadar eğildi, çayla libasyon yaptı ve adak parası yaktı. Sonra Ninggou Konağı’na gidip önce tapınaktaki, ardından salondaki atalarının önünde secde ederek saygılarını sundu. Bu iş bitince dışarıya, terasa çıktı, dizüstü doğrulup kenetlediği ellerini kaldırarak orada olmayan sevdikleri Büyükanne Jia, Jia Zheng ve Wang Hanım’a da saygılarını sundu. You Shi’ye de uğrayıp önünde eğildikten sonra bir süre oturup sohbet etti, ardından Rong Konağı’na döndü. Orada da önce Xue teyzeyi ziyarete gitti ve kadının hararetli itirazlarına rağmen önünde secde etti. Sonra kendisinden biraz büyük olan ama secde etmesine gerek olmayan Xue Ke’ya uğradı, tabii bu sefer secdeyi önleme çabaları başarılı oldu. Onunla da biraz sohbet edip Bahçe’ye döndü. Qingwen ve Sheyue kendisini bekliyorlardı. İki küçük hizmetçi de diz çökmek için kırmızı bir halıyla onlara eşlik ediyordu. Dördüyle beraber, Li Wan’den başlayarak Bahçe’deki büyüklerini ziyarete gitti. Sonra iç kapıdan dış avluya çıkıp Dadı Li ile diğer eski dadıları Zhao, Zhang ve Wang’a uğradı, hepsiyle biraz sohbet etti. Geri dönerken, Bahçe kapısındaki görevliler önünde secde etmek istediler ama izin vermedi. Tekrar odasına geldiğinde, Xiren ve diğer hizmetçiler onu tebrik ettiler ama diz çökmeye yeltenmediler. Wang Hanım, ömürlerinin kısalmasından korkarak, hizmetçilerin ailenin genç üyelerinin önünde secde etmelerini yasaklamıştı.

Kısa bir süre sonra Jia Huan ve Jia Lan geldiler. Xiren onların da diz çökmelerine engel oldu ve buyur etti. Onlar gider gitmez, Baoyu çok yürümekten yorulduğunu söyleyip yatağa uzandı. Ama çok uzun sürmedi. Henüz yarım fincan çay bile içemeden, dışarıdan konuşup gülüşme sesleri geldi; sekiz dokuz kadar hizmetçi gülerek odaya daldı: Cuimo, Xiaoluo, Cuilu, Ruhua ve Xing Xiuyan’in hizmetçisi Zhuaner, Xifeng’ın küçük kızı Qiaojie’yi kucağına alan dadı ve Wang Hanım’ın dairesinden iki hizmetçi Cailuan ve Xiuluan. Hepsinin kırmızı bir halı taşıdıklarını fark etti.

“Kapınız size mutlu yıllar dilemeye gelen insanlarla doldu! Hani bizim yaş günü eriştelerimiz?” dediler.

Hizmetçiler henüz içeri girmişlerdi ki Tanchun, Xiangyun, Baoqin, Xiuyan ve Xichun geldiler. Baoyu hemen onları karşılamaya gitti.

“Gelmeniz ne büyük incelik!” dedi, içeri alırken, sonra da Xiren’e çay ikram edilmesini söyledi. Misafirleri sonunda oturmaları için ikna edilene kadar büyük bir uğraş verildi. Xiren bir tepside çay getirdi ama daha bir yudum bile içilmeden, çok şık kıyafetleri içinde Pinger geldi. Baoyu yine kalkıp onu karşıladı.

“Feng’a uğradığımda, geldiğimi haber veren kişi beni göremeyeceğini söyledi; o zaman ben de seni görmek istedim. Neden beni kabul etmediniz?” diye sordu.

“İlk çağırdığında gelemedim çünkü Feng’ın saçını tarıyordum.” dedi Pinger. “Onun yerine benim karşılamam için ikinci kez çağırdığında da gelemezdim çünkü bu bana karşı büyük bir lütuf olurdu. Asıl benim senin önünde secde etmem gerekir, zaten bunun için geldim.”

“Asıl benim için büyük bir onur!” dedi Baoyu, gülerek.

Xiren, Baoyu otursun diye bir sandalye getirdi. Pinger onun önünde reverans yaptı. Ayağa kalkan Baoyu eğilerek karşılık verdi. Pinger diz çöktü; Baoyu de aynı şeyi yaparak karşılık verdi. Xiren Pinger’yı ayağa kaldırdı, kız o arada tekrar Baoyu’ye reverans yaptı, Baoyu bir kez daha eğildi.

“Bir daha eğil.” dedi Xiren gülerek Baoyu’yü dürterken.

“Neden?” dedi Baoyu. “Bitirdik bile.”

“Pinger senin yaş gününü kutladı ama bugün onun da yaş günü, sen de onu kutlamalısın.”

Baoyu yine memnuniyetle eğildi.

“Demek senin de yaş günün, Pinger?” diye sordu.

Pinger onun eğilmesine reveransla karşılık verdi. Xiangyun Baoqin’in bir elinden tuttu, Xiuyan de diğerinden.

“Bu durumda dördünüz bütün gün boyunca birbirinize eğilip duracaksınız demektir!”

“Ah tabii ya!” dedi Tanchun. “Bugün Kuzen Xing’in de yaş günü. Neredeyse unutuyordum.”

Hizmetçilerden birine döndü.

“Gidip Bayan Lian’e haber ver. Bayan Qin için gönderdiği hediyelerin aynısından Bayan Ying’in dairesine de göndermesini söyle.”

Hizmetçi emrini yerine getirmek için fırlayıp gitti. Artık bugün yaş günü olduğu herkese ilan edilince Xiuyan de tıpkı Baoyu gibi daireleri dolaşıp herkese secde etmek zorunda kaldı.

“Ne ilginç tesadüf!” dedi Tanchun. “Her ay birkaç yaş günü olması beklenir ama bizim gibi çok fazla kişinin yaşadığı evlerde iki üç kişi aynı gün doğmuş olabiliyor. Bu ailede yeni yılın ilk günü bile Yuanchun’ün yaş gününü kutladık. Her konuda olduğu gibi bunda da ilk sırayı aldı. Sanırım onu böyle şanslı yapan şey de bu. Büyük büyükbabamızın yaş günü de yeni yılın ilk günüydü. Birinci ayın on beşi Xing yengenin ve Kuzen Baochai’in yaş günü; üçüncü ayın biri annemin, dokuzu Kuzen Lian’in. İkinci ayda doğan kimse yok.”

“Var.” dedi Xiren. “Bayan Lin on ikisinde doğmuş. Ama aynı soyadını taşıyan kimse yok tabii.”

“Hafızam ne kadar da kötü!” dedi Tanchun.

“Hiç de değil.” dedi Baoyu. Sonra gülerek Xiren’i işaret etti. “Kendi yaş günü de olduğu için unutmuyor.”

“Ah, sen de mi aynı tarihte doğdun? O gün gelip önümde secde ettiğini hiç hatırlamıyorum.” diye ona takıldı Tanchun. “Pinger, senin yaş gününün bugün olduğunu da ilk kez duyuyorum.”

“Biz kimiz ki sizi yaş günlerimizle meşgul edeceğiz?” dedi Pinger. “Secdeler ve hediyeler bizim gibiler için değil ki herkese ilan edelim! Ortalığı velveleye vermeyi gerektirmeyen, sıradan bir gün. Eğer Xiren açığa vurmasaydı, hiçbirinizin haberi olmayacaktı. Şimdi artık öğrendiğinize göre, odanıza döndüğünüzde memnuniyetle gelip önünüzde secde ederim.”

“Zahmete girmene hiç gerek yok.” dedi Tanchun. “Ama bir kere olsun senin yaş gününü kutlamayı çok isterim. Yapmazsak hiç içime sinmez.”

Baoyu, Xiangyun ve diğerleri bunu onayladılar. Tanchun Xifeng’a bir hizmetçi gönderip, bugün Pinger’yı göndermeyeceklerini, hep beraber yaş gününü kutlayacaklarını bildirdi.

Neşeyle giden hizmetçi kız Xifeng’ın cevabını getirdi.

“Bayan Lian onu onurlandırdığınız için çok teşekkür ediyor. Ona ne ikram edeceğinizi bilmiyor ama biraz da kendisine gönderirseniz, onu rahat bırakacağına söz veriyor.”

Bu mesajı duyunca herkes bir kahkaha kopardı.

“Aslında bugün yemeklerimiz dışarıdaki büyük mutfaktan gönderiliyor, yani Bahçe’deki mutfakta bir şey yapılmadı.” dedi Tanchun. “Aramızda para toplayıp Aşçı Liu’ya özel bir parti için burada yiyecek hazırlatabiliriz.”

Herkes bu fikri memnuniyetle onaylayınca, Tanchun hemen Li Wan, Baochai ve Daiyu’ye birisini gönderip aldıkları kararı bildirdi ve onları da davet etti. Aşçı Liu’ya da haber gönderip, Bahçe mutfağında iki masalık ziyafet hazırlamasını söyledi. Bu talebe çok şaşıran Aşçı Liu, bu özel günde her şeyin dışarıdaki büyük mutfakta hazırlandığını belirtti.

“Evet.” dedi Tanchun. “Ama bu bizim içindi. Bugün Pinger’nın da yaş günü ve para toplayıp ona özel bir parti vermek istiyoruz. Bu yüzden bize güzel bir şeyler yap. Sonra faturasını bana gönderirsin, parasını öderim.”

“Bayan Pinger’nın yaş günü bugün mü?” dedi Aşçı Liu. “Hiç haberim yoktu!” Hemen ileri atılıp önünde secde etti. Pinger şaşkın bir hâlde eğilip kadını yerden kaldırdı.

Aşçı hazırlık yapmak için mutfağa koştu. Tanchun, Baoyu’yü görüşme odasına gelip kendileriyle beraber erişte yemeye davet etti. Önce Li Wan ve Baochai’in gelmelerini bekleyip, Xue teyze ve Daiyu de aralarına katılırlar mı diye sorması için birisini gönderdi. Havalar ısındığından, sağlığı biraz daha düzelen Daiyu daveti kabul etti. Parti elbiseleri içindeki o kadar insanla dolan görüşme odası, alışılmadık şekilde hoş ve eğlenceli bir görüntüye büründü. Ama Xue Ke o anda Baoyu için resmî bir hediye -bir mendil, bir yelpaze, tütsü çubukları ve bir boy ipek kumaş-gönderince, delikanlı kızların yanından ayrılıp, Xue Ke’yla erişte yemeye gitti.

 

Xue ve Jia ailelerinde aynı gün yaş günleri olduğundan, her birinin diğerini yaş günü şarabıyla ağırlaması bekleniyordu. Dolayısıyla o gün öğleye doğru, Baochai Baoqin’i ağabeyine saygılarını sunmak ve Baoyu’yle şarap içerlerken onlara eşlik etmesi için götürdü. Aşırı resmiyete tahammülü olmayan Baochai, Xue Ke’ya kadeh kaldırdıktan sonra, “Şarabımızı öteki eve göndermene gerek yok.” dedi. “En azından bu yıl bu boş formaliteleri bir tarafa bırakabiliriz. Dükkânımızda çalışanları davet edip beraber içersiniz. Kuzen Bao ile benim şimdi Bahçe’ye dönmemiz gerekiyor. Sizi böyle bıraktığımız için bizi bağışlayın ama orada insanlar bizi bekliyorlar.”

“O zaman sizi tutmayayım.” dedi Xue Ke, kibarca. “Aslına bakarsanız, dükkândakiler de siz gidince buraya daha rahat gelirler.”

Baoyu de Xue Ke’dan kendi adına af dileyip kızlarla beraber Bahçe’ye döndü. Köşe kapısından içeri girdiklerinde, Baochai kadınlara kapıyı arkalarından kilitleyip anahtarı kendisine vermelerini söyledi.

“Bu kapıyı kilitlemeye ne gerek var ki?” diye sordu Baoyu. “Zaten çok az kişi bu girişi kullanıyor; şimdi teyzem ve siz ikiniz de Bahçe’de yaşadığınıza göre, evden bir şey almaya gitmeniz gerektiği her seferinde tekrar tekrar kilitleyip açmak sıkıntı olur.”

“İnsan her zaman o kadar dikkatli olamayabiliyor.” dedi Baochai. “Son günlerde yaşadığınız olaylara bir baksana. Ama bizimkilerden hiç kimse zan altında kalmadı. Ben bunu kapının sürekli olarak kilitli tutulmasına yoruyorum. Açık bırakılmış olsaydı, yolu kısaltmak için bizimle beraber başkaları da kullanmak isterdi; kimlerin geçmesine izin verilip kimlere izin verilmeyeceğini belirlemek çok kırıcı olurdu. Bu yüzden sürekli olarak kilitli tutup herkesin kullanmasını engellemek daha iyi olur; annem ve benim için biraz sıkıntı olsa da en azından bir sorun yaşandığında bizden hiç kimse zan altında kalmaz.”

“Demek kayıp malzeme meselesini sen de duydun?” diye sordu Baoyu.

“Yani gül özü ve kurt mantarını diyorsun?” dedi Baochai. “Seninkiler işin içine karışmasaydı haberim bile olmazdı. Hayır, bundan daha ciddi bir şeyden söz ediyorum, hepimizin iyiliği için, asla ortaya çıkmamasını umduğum bir şeyden. Eğer duyulursa, bir sürü insan zan altında kalır. Bunu sana söylüyorum çünkü senin ev idaresiyle bir ilgin yok. Geçen gün Pinger’ya da söyledim. O çok akıllı bir kız ve hanımı dışarı çıkmadığından bilmesi gerektiğini düşündüm. Dediğim gibi, umarım duyulmaz ama eğer patlak verecek olursa, Pinger önceden uyarılmış olacak ve haksız yere suçlanmaya karşı gardını alabilecek. Sen de dediklerimi dinle ve dikkatli ol. Ama benden duyduklarını kimseye söyleme.”

Böyle konuşa konuşa İçe İşleyen Koku Kameriyesi’ne geldiler. Köprünün tam ortasında on kadar kız -Xiren, Xiangling, Daishu, Qingwen, Sheyue, Fangguan, Ouguan, Ruiguan ve tanıyamadıkları bir iki kız daha- parmaklıklara abanmış sudaki balıklara bakıyordu. Baoyu ve iki kuzeni onlara yaklaşırlarken, koro hâlinde bağırdılar.

“Şakayık Bahçesi’nde parti hazır. Hemen koşup yerlerinizi alın.”

Hizmetçi kızları da yanlarına alan kuzenler suyun kenarından Şakayık Bahçesi’ne doğru ilerlediler. Bahçenin tam ortasında büyük ve açık bir çardak vardı, orada masalar kurulmuştu. You Shi bile davet edilmiş, gelip oturmuş onları bekliyordu. Aslında Pinger hariç herkes gelmişti.

Pinger üzerine parti için daha uygun bir şeyler giyme niyetiyle Xifeng’ın dairesine uğramıştı ama oraya vardığı anda Lin ve Lai evlerinden hediyeler yağmaya başladı. Bunları getirenler, her seviyeden hane personelinin hediyelerini ve tebriklerini gönderdiği ve ikili üçlü gruplar hâlinde gelen bir ulak akınının başı çekenleriydi. Pinger onları karşılıyor, hediye getirenleri ödüllendiriyor, bizzat kutlamaya gelenlere teşekkür ediyor, Xifeng’a hediyeleri göstermek için bir içeri, bir dışarı girip çıkıyordu. Bunlardan sadece birkaçını kendisine ayırdı; diğerlerini ya geri çevirdi ya da başkasına verdi. Ziyaretçiler kesildiğinde de bu sefer Xifeng’a yemek servisi yapması ve bitirmesini beklemesi gerekti. Ancak ondan sonra üzerini değiştirip Bahçe’ye dönebildi.

Onu aramak için gönderilen bir grup hizmetçi Bahçe’ye girerken görüp hemen çardağa getirdiler. Gördüğü manzara çok göz alıcıydı. Belki masalar şık, sandalye minderleri lotus desenli değildi ama sofrayı çekici ve iştah açıcı yapmak için hiçbir şey eksik bırakılmamıştı. Dostça bir gülümsemeyle karşılandı Pinger.

“İşte herkes burada!”

Onu ve diğer üçünü -Baoyu, Baoqin ve Xiuyan- başköşeye oturtmak istediler ama Xue teyze orada olduğundan dördü de kabul etmedi.

“Benim gibi bir ihtiyar siz gençlerin arasına pek yakışmıyor.” dedi Xue teyze. “Kalırsam huzursuz olacağım. İzin verirseniz, gidip görüşme odasında biraz uzanmak istiyorum. Hiçbir şey yiyesim yok, zaten içki düşkünü de değilim. Ben burada olmazsam misafirlerinizle daha iyi ilgilenebilirsiniz.”

You Shi ve diğerleri kalması için ısrar ettiler. Sadece Baochai kabul etti.

“Annemin gitmesi bizim için daha iyi mi olur, yoksa olmaz mı bilmem ama eminim gidip uzansa, kendisini burada olduğundan daha iyi hisseder. Sevdiği bir şey varsa, oraya göndeririz, rahat rahat yer. Hem zaten şu anda orada kimse yok. Annem giderse her şeye göz kulak olur.” dedi.

“Peki o hâlde, gitmesine izin verebiliriz.” dedi Tanchun gülerek. “ ‘En büyük saygı itaattir.’ derler.”

O da diğerleriyle birlikte görüşme odasına kadar Xue teyzeye eşlik etti; küçük hizmetçilere yastıkları hazırlattı.

“Şimdi burada kalıp, hiçbir bahane uydurmadan Bayan Xue’nin bacaklarına masaj yapar, istediği zaman çayını getirirseniz, eminim ki bizim yemesi için göndereceğimiz lezzetli şeylerden size de verecektir. Bu yüzden sakın ortadan kaybolmayın.” dedi kızlara, Xue teyze rahatça yerleşince.

Kızlar dediğini yapacaklarına söz verdiler.

Geri döndüklerinde, Tanchun Baoqin ile Xiuyan’i birinci masanın başköşesine oturttu. Pinger yüzü batıya, Baoyu de doğuya dönük olarak onların sağında ve solunda yerlerini aldılar. Tanchun Yuanyang’ı yanına alıp masanın alçak tarafında oturdu. Batı duvarına paralel olan masanın iki uzun kenarında yaş sırasına göre Baochai, Daiyu, Xiangyun, Yingchun ve Xichun; iki kısa kenarında da Yuchuan ve Xiangling oturdular. You Shi ile Li Wan, doğu duvarına paralel olan masanın uzun kenarına, Xiren ile Caixia da kısa kenarlarına yerleştiler. Dördüncü masada diğer hizmetçiler Zijuan, Yinger, Qingwen, Xiaoluo ve Siqi oturuyordu.

Hepsi yerlerine yerleşince, Tanchun tekrar ayağa kalktı, dört yaş günü sahibinin şerefine kadeh kaldırmak istedi ama yaş günü sahibi dörtlü, ev sahiplerinden birinin bunu yapmasına izin verirlerse, ardından diğerlerinin de geleceğini fark ederek karşı çıktılar.

“Eğer bunu başlatırsan, akşama kadar yerimize oturamayız.” dedi Baoqin.

Anlayış gösteren Tanchun tekrar oturdu. Onların peşine takılan kör hikâyeciler bir yaş günü şarkısı için enstrümanlarını akort ettiler. Bu sefer hepsi birden itiraz etti.

“Biz bu eski âdetlerden hiç hoşlanmıyoruz. Neden görüşme odasına gidip Bayan Xue’yi eğlendirmiyorsunuz?”

Onlar giderlerken, masadaki yiyeceklerden bir tabak hazırlayıp, kör hikâyecilere eşlik edecek kızlarla Xue teyzeye gönderdiler.

“Burada oturup sakin sakin sohbet etmek hiç eğlenceli değil.” dedi Baoyu, hikâyeciler gidince. “İçki içme oyunu oynayalım.”

Çeşitli öneriler yapıldı ama hiçbiri herkesin birden onayını alamadı.

“Bakın ne diyeceğim.” dedi Daiyu. “Neden değişik oyunların adlarını kâğıtlara yazıp kura çekmiyoruz?”

“İyi fikir!” dedi diğerleri. Mürekkep taşı, yazı fırçası ve kâğıt getirtildi.

Şiir yazmasının yanı sıra, son zamanlarda kaligrafi de öğrenmeye başlayan Xiangling için yeni becerisini deneme fırsatı dayanılmaz olduğundan, hemen fırlayıp yazma işini üstlenmek istedi. Biraz düşündükten sonra grubun bulmayı başardığı on küsur oyun adını Tanchun teker teker söyleyerek Xiangling’e yazdırdı. Kâğıt parçaları ikiye katlanıp bir kavanoza kondu. Tanchun Pinger’dan bir tane çekmesini istedi. Bir çift yemek çubuğuyla iyice karıştırdıktan sonra bir kâğıt çekti kız. Tanchun açıp okudu.